Examples of using "A lifetime" in a sentence and their turkish translations:
Sana ömür boyu mutluluk diliyorum.
Bu bir ömür boyu şanstır.
O, hayatta yalnızca bir kez olur.
Bu, bir ömür boyu süren fırsattır.
Bir ömür boyu tahmin etmezdin.
- Böyle fırsat insanın ayağına 100 yılda bir gelir.
- Böyle fırsat insanın eline bir kez geçer.
- Bu hayat boyu bir kez gelecek bir fırsat.
İkinize de ömür boyu mutluluklar diliyorum.
Hayatının rüyası sonunda gerçek oldu.
Bu, hayatının fırsatı.
Bazı insanların bunu anlamak için bir ömre ihtiyacı var.
Tom bana bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
Bütün bir yaşamı avcılık yeteneklerini geliştirmek
Hayatını sürüngen araştırmalarında öncülük ederek geçirdi
Ömür boyu mutluluk istiyorsan başka birine yardım et.
Fakat yaşam boyu bu nasıl gelişiyor henüz bilmiyorum.
Bunun gibi bir şans, ömür boyunca sadece bir kez gelir.
Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
O kadın beni ömür boyu ben olduğum için sevecekse ben onunla evlenirim.
Kalbi kırmaya tek bir söz yeter; ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür, ne de bir ömür yeter.
Neredeyse her canlının en içgüdüsel davranışı küçüklerini korumaktır, ve insanlarda bu müdahale hayat boyu sürer.
- Bir insana bir balık verirsen onu bir gün beslersin. Bir insana balık tutmayı öğretirsen onu ömür boyu beslersin.
- Birine balık verirsen o gün karnını doyurursun. Balık tutmayı öğretirsen her gün karnını doyurursun.