Examples of using "Gentle" in a sentence and their turkish translations:
ama nazik ol.
Hanımlar, kibarca.
Lütfen nazik olun.
O, naziktir.
Tom nazikti.
Tom nazik.
O nazik ve sabırlı.
Nazik ama kararlı ol.
Tom'un nazik elleri var.
Tom çok naziktir.
Hafif bir rüzgar esiyor.
O, çocuklara karşı naziktir.
Harry kedilere karşı naziktir.
Onun nazik bir kalbi vardı.
Basset tazıları kibar köpeklerdir.
O nazik bir insan değil mi?
Bu köpek çok itaatkâr.
Tüm insanlar nazik değildir.
Nazik bir rüzgar esiyordu.
O, naziktir.
Nazik olmaya gerek yok.
Tom, Mary'yi yavaşça itti.
Hemşirenin çok nazik elleri var.
Cookie çok kibar bir köpekti.
Onun sesi yumuşak ve kibardı.
Çok kibar bir öpücüktü.
Çok nazik biri.
- Tom karıncayı bile incitmez.
- Tom yumuşak huylu.
O, nazik bir akıntıya karşı kürek çekiyordu.
Doktor hastalarına karşı nazik.
O, kapıyı hafifçe itti.
İlk bakışta, o nazik ve kibar görünüyordu.
- O kibardır.
- O, naziktir.
- Naziktir.
Mary bebek kız kardeşine karşı çok kibardır.
Babam nazik ve uyumlu bir insandı.
Tom çok nazik değil.
Fakat şaşırtıcı ölçüde nazik bir dil kullanarak geçinmeyi başarıyorlar.
Çocuklarla yumuşak bir sesle konuştu.
Dr Patterson: Oh, hayır! Ona karşı çok nazikti.
- Onun nazik bir kalbi var.
- Müşfik bir kalbi var.
İnce yağmur yağıyordu.
Tom gerçekten çok nazik.
O sadece güzel değil fakat aynı zamanda nazik ve ayrıca zeki.
Okul yıllarında şimdiki kadar nazik değildi.
Tom çok kibar bir insandır.
Tom çok nazik değildi.
Kibar görünüşlü yaşlı adam kalktı ve elini bana verdi.
Çok zeki ve nazik olduğu için, bu köpek benim için iyi bir arkadaştır.
Tom çok nazikti.
O yüzden olgunlaşmış mı diye her bir inciri önce dudaklarıyla hafifçe sıkıyor.
Ken ile gidiyorum. O, serin, nazik ve akıllı. Dahası, o bekar!
Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu
Uzun kara kış sonunda bitti ve yerini yumuşak ılıman bahara bıraktı.