Translation of "Her head" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Her head" in a sentence and their turkish translations:

She used her head.

Kafasını kullandı.

She scratched her head.

- Kafasını kaşıdı.
- Başını kaşıdı.

She shaved her head.

O, başını tıraş etti.

She shook her head.

O, başını salladı.

Her head was grey.

Onun kafası griydi.

Mary lifted her head.

Mary başını kaldırdı.

Bring me her head.

Bana onun kellesini getir.

I want her head.

Onun kellesini istiyorum.

She's washing her head.

O başını yıkıyor.

The popularity turned her head.

Popülerlik başını döndürdü.

She held up her head.

O, başını kaldırdı.

She stood on her head.

O, başının üzerinde durdu.

Mary tilted her head sideways.

Mary başını yana yatırdı.

Mary turned her head slightly.

Mary başını hafifçe çevirdi.

The robber bashed her head in.

Soyguncu onun kafasına vurdu.

She bent her head in shame.

O utanç içinde başını eğdi.

There's a price on her head.

Onun başına ödül kondu.

She shook her head at him.

O ona başını salladı.

She held her head up bravely.

O cesur bir şekilde başını dik tuttu.

Alice hung her head in shame.

Alice utanç içinde başını eğdi.

Layla used to cover her head.

Leyla eskiden başını örtüyordu.

Mary bowed her head in shame.

Mary utançla başını eğdi.

- His head was gray.
- His head was grey.
- Her head was grey.
- Her head was gray.

Onun başı griydi.

She withdrew her head from a window.

O, başını pencereden geri çekti.

She pulled her sweater over her head.

Kazağını başının üzerine çekti.

Her head was full of airy thoughts.

Başı havadar düşüncelerle doluydu.

She had something weird on her head.

Onun kafasında tuhaf bir şey vardı.

She shook her head and said nothing.

Başını salladı ve hiçbir şey söylemedi.

Mary leaned her head on his shoulder.

Mary başını onun omzuna dayadı.

Mary put her head on Tom's shoulder.

Mary başını Tom'un omzuna koydu.

She put her head on my shoulder.

O, başını omzuma koydu.

He put the gun to her head.

Silahı onun kafasına dayadı.

She put the gun to her head.

Silahı onun kafasına dayadı.

Her head was bursting with new ideas.

Kafası yeni fikirlerle doluydu.

She hung her head low in shame.

O utanç içinde başını eğdi.

She rested her head on his shoulder.

O başını onun omzuna dayadı.

Mary rested her head on Tom's shoulder.

Mary başını Tom'un omuzuna yasladı.

Layla poked her head into Sami's room.

Leyla başını Sami'nin odasına soktu.

She laid her head down on the pillow.

Başını yastığa koydu.

My cat rubbed her head against my shoulder.

Kedim başını omzuma doğru ovdu.

She rested her head on her mother's shoulder.

Başını annesinin omuzunda dinlendirdi.

Mary made a slight motion with her head.

Mary başıyla hafif bir hareket yaptı.

I wonder what goes on inside her head.

Onun aklından neler geçiyor merak ediyorum.

She put her head out of the window.

Başını pencereden çıkardı.

No one understands what's going through her head.

Kimse onun kafasından neler geçtiğini anlamıyor.

Tom kissed Mary on the back of her head.

Tom Mary'yi kafasının arkasından öptü.

She lifted up her head and looked at him.

Başını kaldırdı ve ona baktı.

She's moving her head in time with the music.

- Başıyla müziğe eşklik ediyor.
- Kafasıyla müziğe tempo tutuyor.

Or get inside her head, and that's called Speculative Tracking.

Ya da kendinizi onun yerine koyarsınız ve buna da Spekülatif İz Sürme denir.

Or get inside her head and that's called Speculative tracking.

Ya da kendinizi onun yerine koyarsınız ve buna da Spekülatif İz Sürme denir.

She walked with her head down like an old woman.

O, yaşlı bir kadın gibi başını eğip yürüdü.

He fetched a few cushions to prop up her head.

Onun başını desteklemek için birkaç yastık getirdi.

Mary leaned over and pressed her head against Tom's shoulder.

Mary eğildi ve Tom'un omzuna başını bastırdı.

She stood silently, her head tilted slightly to one side.

Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.

She turned her head away lest he see her tears.

- Onu ağlarken görmesin diye kafasını çevirdi.
- Kendisini ağlarken görmemesi için başını çevirdi.

Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply.

Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.

Mary laid her head on Tom's shoulder and soon fell asleep.

Mary başını Tom'un omzuna koydu ve kısa sürede uykuya daldı.

Mary put her head on Tom's shoulder and began to cry.

Mary başını Tom'un omzuna koydu ve ağlamaya başladı.

I told her to tell me the truth, but she shook her head.

Bana gerçeği söylemesini istedim ama o başını salladı.

Her hair and the way she holds her head remind me of Maria.

Onun saçı ve kafasını tutma şekli bana Maria'yı hatırlatıyor.

The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.

Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.

Tom couldn't see Mary's face. He could only see the top of her head.

Tom Mary'nin yüzünü göremedi. O sadece başının üstünü görebildi.

First things first, let's go to the girl with her head in the clouds.

Her şeyden önce ayakları yere basmayan kızın yanına gidelim.

Curdken ran up to her and wanted to grasp some of the hair from her head.

Curdken ona doğru koştu ve onun başından bir tutam saç tutmak istedi.

- She turned her head away, lest he should see her tears.
- She turned her face away so he wouldn't see her tears.

O onun göz yaşlarını görmesin diye yüzünü geri çevirdi.