Examples of using "Just " in a sentence and their turkish translations:
Sadece dalga geçiyorum.
Sadece sözümüzü kesmeyin, bırakın artık şunu.
- Şaka yapıyorum!
- Sadece şaka!
Bu sadece aptalca.
Az önce gittiler.
- Bir dakika.
- Sadece bir dakika.
Sadece kıskanıyorsun.
Sadece bekle.
Az önce gözden kayboldu.
Sadece sakin ol.
Sadece içeri gir.
Sadece çık.
Sadece onu durdur.
- Hemen az önce geldim.
- Henüz geldim.
O henüz geldi.
Akşam yemeğini daha yeni yedim.
Kırılmışlar.
Berbat kokuyor!
Çok sessizdi…
Sadece sessizlik vardı.
Bu...
Sadece çocuklar mı?
Rahatınıza bakın.
Oh olsun!
Sadece bekle!
Sadece özür dile.
Yeni boyanmış.
Sadece bu mu?
Yeni evli.
Sadece yüz.
Sadece git!
Bunu sadece Almanya için yapmıştım.
Bu sadece spekülasyon.
Biz sadece arkadaşız.
Az önce başladık.
Tom az önce geldi.
Tom az önce öldü.
O az önce geldi.
Bir dakika. Ben sadece bitirebilir miyim?
Sadece başlıyoruz.
Az önce gitti.
Az önce ayrıldık.
Ben sadece otuz yaşına girdim.
Az önce döndüm.
Ben sadece şanslıyım.
O az önce terk etti.
Bu sadece bir söylenti.
- Az önce öğle yemeği yedim.
- Sadece öğle yemeği yedim.
Kahvaltıyı şimdi bitirdim.
Sen sadece bir çocuksun.
Biraz önce çıktı.
Ben az önce geri döndüm.
O sadece bir bahane.
O az önce çıktı.
Az önce dışarı çıktı.
Bir saniye, lütfen.
Az önce buraya geldim.
Az önce eve geldim.
Biraz önce eve geldim.
Ben 20 yaşına henüz girdim.
Biz sadece başladık.
Sadece onu gördüm.
Sadece buraya gel.
- Az önce öğle yemeğini yedim.
- Sadece öğle yemeği yedim.
Onlar az önce vardılar.
O sadece bir hayalperest.
Ben sadece bir çocuğum.
Bu sadece bir fantezi.
Bu gerçekten doğru değil.
Bu sadece çok üzücü.
Sadece Tom'u ara.
Sadece bana yardım et.
Sadece Tom'la konuş.
Sadece bitireyim.
Sadece bunu yapalım.
Tom sadece gidemez.
Biz az önce akşam yemeği yedik.
Ben sadece şanslıydım.
- Bu kadarla bitmedi.
- Dahası da var.
- Sadece bu değil.
Ben sadece hatırlamıyorum.
Sadece kimseye söyleme.
Az önce onu gördüm.
Sadece onları gördüm.
Sadece onu arayın.
O sadece benim arkadaşım.
O sadece harikaydı.
Sadece beni burada bırak.
Az önce söylediğin şeye inanamıyorum.
Ben sadece onu yaptım.
Ben sadece bunu aldım.
Sen sadece bir çocuksun.
- Az önce yağmur yağmaya başladı.
- Sadece yağmur yağmaya başladı.
Tren az önce ayrıldı.
O sadece başlangıç.
- O sadece bir çocuk.
- Bu sadece bir bebek.