Translation of "– „oh" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "– „oh" in a sentence and their turkish translations:

- Oh mein Gott!
- Oh, mein Gott!

Oh, Tanrım!

- Oh, tut mir leid.
- Oh, Entschuldigung!

Oh, üzgünüm.

Oh, oh, oh! Ein betrunkenes Eichhörnchen! Das wird sehr spaßig werden.

Ha! ha! ha! Sarhoş bir sincap! bu çok komik olacak.

Oh, schau!

Bakın!

Oh, schau.

Baksanıza!

Oh, guck!

Bakın!

Oh, Junge.

Tanrım!

Oh, Junge!

Tanrım, bakın!

Oh, Mann.

Tanrım.

Oh! Ernsthaft?

- Oh! Gerçekten mi?
- Ah! Gerçekten mi?

Oh, Nein!

Oh hayır!

Oh, ja!

Ha, evet!

Oh, schweige!

- Kapa çeneni!
- Kes sesini!

Oh! Wunderbar!

Oh! Muhteşem!

Oh, schau mal.

Bakın. Şuna baksanıza.

Oh, Mann. Nein!

Tanrım. Olamaz!

Oh, die Eltern.

Ah, ebeveynler.

Oh Mann, okay?

aman abi yaa olmaz olur mu

Oh, ein Schokoladenhase!

Ah, bir çikolata tavşan!

Oh, es schneit!

Ah, kar!

- Oh, die Straßenbeleuchtung ist angegangen.
- Oh, die Straßenlampen sind angegangen.

Ah, sokak lambaları açıldı.

Oh, Junge, ein Adler!

Tanrım, bakın, bir kartal!

Oh, nein, schau doch.

Olamaz, şuna bakın.

Oh, Mann, schlechte Neuigkeiten.

Tanrım, kötü bir haberim var çocuklar.

Oh, jeder erhöht es

aman aman herkes kaldırsın

Oh! Das ist billig!

Oh, o ucuz!

Oh, was ist das?

Oh, bu nedir?

Oh, tut mir leid.

Oh,üzgünüm.

Oh, sei nicht so.

Ah, böyle olma.

- O nein!
- Oh, Nein!

Oh, hayır!

Oh, Gott. Es regnet.

Aman Allah'ım yağmur yağıyor.

Oh, zwei Nächte bitte.

Oh, iki gece, lütfen.

Oh, du fliegst morgen!

A, sen yarın uçuyorsun!

Oh! Zeig mir, wie!

Ah! Bana nasıl olduğunu göster!

Oh je. Wie schade.

Aman Tanrım. Ne kadar da ayıp.

Oh, danke! Wie aufmerksam!

Oh, teşekkürler! Ne kadar düşünceli.

- Oh! Zeigen Sie es mir bitte.
- Oh! Zeigen Sie es mir, bitte.

Ah! Onu bana göster lütfen.

Oh, es riecht sehr stark.

Ama oldukça güçlü bir kokusu var.

Zeit für Fisch! Oh, ja!

Balık zamanı! Evet.

Oh, Gott, ich werde hineingesaugt.

Tanrım, beni içine çekiyor.

Oh, sieh dir das an.

Şuraya baksanıza.

Oh, Lehrer sind unser Alles.

yahu öğretmenler bizim her şeyimizdir.

Oh, lass uns nicht brennen

yahu işte yanmayalım fazla

Oh mein Lieber, was passiert?

aman canım yok olsa ne olacak?

Oh! Ich kenne den Mann.

Ah! Bu adamı tanıyorum!

Oh, der Zug hat Verspätung.

Oh, tren gecikiyor.

Oh, da ist ein Schmetterling!

Ah, bir kelebek var!

Oh, sag mir deinen Namen!

Oh, bana ismini söyle!

Oh! Wo kommt das her?

Oh! O nereden geldi?

Oh, tut mir wirklich leid.

Ah, gerçekten üzgünüm.

Oh, du weißt das nicht?

Ooh, bilmiyor musun?

Oh, sei nicht so bescheiden.

Oh, o kadar alçak gönüllü olma.

Oh, gib mir eine Pause.

Oh, bana bir mola verin.

Oh ja, ich erinnere mich.

Ah evet, hatırlıyorum.

Oh ja, du hast recht.

Ha, evet, haklısın.

Oh, der Strom ist weg.

Oh, elektrik kesildi.

Oh, das sieht lecker aus!

Hum! Çok lezzetli görünüyor!

Oh, sieh nur! Eine Sternschnuppe!

Aa, bak, bir göktaşı!

Oh, wie ich dich vermisse!

Oh, ne kadar özledim seni!

- Oh, du musst sehr sportlich sein.
- Oh, du musst gut im Sport sein.

Oh, sporda iyi olmalısın.

- Oh, mach dir deswegen keine Sorgen!
- Oh, machen Sie sich deswegen keine Sorgen!

Oh, o konuda endişelenmeyin.

- Oh mein Gott!
- Oh, mein Gott!
- Ach du meine Güte!
- O mein Gott!

- Oh, Tanrım!
- Tanrım!

Oh, nein. Er ist davon geschwommen.

Olamaz, bakın. Kaçtı.

Oh, nein. Wo sind die Medikamente?

Olamaz, ilaçlar nerede?

Wo sind sie hin? Oh, nein!

Nereye gittiler? Olamaz!

Oh, Junge. Das ist nicht gut!

Tanrım, bu kötü!

Oh, ich sehe sie nicht mehr.

Şimdi de onu göremiyorum.

Oh, das fühlt sich gut an.

Bu iyi bir his.

"Oh Gott, das ist so cool.

"Aman Tanrım, çok havalı değil mi?"

Oh, was wird zu spät sein?

aman yahu ne olacak geç

Oh mein Gott, was ist das?

A aman Allahım o da ne?

Oh, es füttert deinen Bauch so

oh karınını doyuruyor böyle

Oh! Zeigen Sie es mir bitte.

Ah! Onu bana göster lütfen.

Oh, jetzt ist es wirklich verwirrend...

Ah, şimdi gerçekten garip ...

Oh, der Kaffee ist wirklich heiß!

Ah, kahve gerçekten sıcak!

Oh, er isst wie ein Vogel.

Oh, bir kuş gibi yemek yiyor.

Oh, nenn mich doch bitte Angela.

Ah, bana lütfen Angela deyin.

Oh, Diana, schau nur: ein Kaninchen!

Oh, Diana, bak, bir tavşan var.

Oh, du lebst! Gott sei Dank!

Oh, yaşıyorsun! Allahıma çok şükür!

Oh, Mann, schau. Die sind alle zerbrochen...

Tanrım, baksanıza. Resmen paramparça...

Oh, alle sagten, sie sollen es heben

aman aman herkes kaldırsın dendi

Oh, du wirst dich schnell daran gewöhnen!

Oh, yakında buna alışacaksın!

Oh, ich muss dir übrigens etwas sagen!

Oh, bu arada, sana söyleyeceğim bir şey var.

Oh, meine weiße Hose! Sie war neu.

Oh, beyaz pantolonum! Ve onlar yeniydi.

Oh, ihr Kuss war kälter denn Eis!

Ah! Onun öpücüğü buzdan daha soğuktu.

Oh, Maria, du siehst ja umwerfend aus!

Ah, Mary, harika görünüyorsun!