Examples of using "„bleibt" in a sentence and their turkish translations:
Tetikte ol.
Geride durun.
- Sakin ol.
- Sessiz ol.
Kim kalıyor?
Tom kalıyor.
hala daha geçerliliğini koruyor
Birlikte kalın.
Aşk sürer.
Tom inatçı kalır.
Tom kalmıyor.
Paris her zaman Paris olacak.
Tom sakin.
Soru çözümsüz kalır.
çember bozulmamış kalıyor
- Sorun çözümsüz kalır.
- Sorun çözülmemiş kalır.
O asla uzun süre kalmaz.
O hiç uzun süre kalmaz.
Durum değişmeden kalır.
Bazı şeylerin söylenmemiş olarak bırakılması daha iyidir.
Tom ev hapsinde kalıyor.
Tom bizimle kalıyor.
Arabalarınızda kalın.
Tom asla uzun kalmaz.
Bu aramızda kalsın.
Tom Boston'da kalıyor.
Geri ödemem nerede?
Tom ne kadar süre kalacak?
Tom kalıyor, değil mi?
Cinayet gizemini koruyor.
O, Moskova'da ne kadar kalacak?
Yas tutacak vakit yok.
Yapılacak az şey var.
Ben o şekilde kalır umuyorum.
Sakin olun ve yapabildiğinizin en iyisini yapın.
Dön dedim!
Söylenecek çok az şey var.
Görüşünde ısrar ediyor.
Bunun o şekilde kalacağını düşünüyor musunuz?
Tom kalacak mı yoksa gidecek mi?
Konu aramızda kalsın.
Teyzesinde kalıyor.
Ayrılıyor mu yoksa kalıyor mu?
Çok az zamanın kaldı.
Tom genellikle bütün gece ayakta kalır.
- Sakin olun.
- Sessiz ol.
- Sakin kal.
Bu, tek yerde kalarak yapılır.
sonsuzluk için iyi huylu kalan bir iklim.
Bu coşkun enerji birinin gözüne takılıyor.
Tüm bu faaliyet de... ...gözlerden kaçmaz.
sabit üzerinde durmuyor yani
bir' ne olurdu 'olmaya devam ediyor.
Onda mantık nerede?
Bir şeye uzun süre bağlı kalamaz.
Bir saatten daha az zamanımız var.
O, onunla temasını sürdürdü.
Pinochet kalp sorunları nedeniyle hastanede kalıyor.
- Evde kalın.
- Evde kal.
Bilet üç gün için geçerlidir.
Korkarım seçeneğimiz yok.
Fazla zaman kalmadı.
Tom ne kadar süre Boston'da olacak.
Tom üç hafta daha burada olacak.
Tom pazartesileri evde kalmayı tercih ediyor.
O, Moskova'da ne kadar kalacak?
Tom üç gün daha kalacak.
Tom'un Boston'da kalacağını umuyorum.
Ben havanın bu şekilde kalacağını umuyorum.
Hiç kimse onu dinlemek için durmaz.
Bizim sadece seçeneğimiz yok.
- Tom pazar günleri çoklukla evde kalır.
- Tom pazar günleri genelde evde takılır.
- Tom pazarları çoğu zaman evdedir.
Ona nasıl sağlıklı kalınacağına dair nasihat ediyor.
Otel kış boyunca kapalı kalır.
Sadece değişenler kendilerine sadık kalırlar.
Aptallığın tedavisi yoktur.
Jimmy çoğunlukla bütün gece yatmaz.
O, pazar günü nadiren evde kalır.
Tom kalmayacak.
Bugün ikiniz de evde kalıyorsunuz.
Uzak dur.
Senin espri anlayışın nerede, Tom?
Kate hafta sonları Izu'da kalır.
Sanırım alternatifimiz yok.
Korkarım ki seçeneğim yok.
- Onunla ne yapacağınız size kalmış.
- Onunla ne yapacağınıza siz karar verin.
Gerçekten hiç seçeneğimiz yok.
Bizimle kimin kaldığını öğrenmek istiyorum.
Sandığımdan daha az zaman var.
Hepinizin benimle kalmasını istiyorum.
Her şey olduğu gibi kalır.
Biraz alışveriş yapmak için hala zaman var.
Tom'un yatakta olduğundan emin ol!
Bu kapının kilitli kaldığına emin olun.
Tom asla bir haftadan fazla kalmaz.
Kate hafta sonu boyunca Izu'da kalır.
Daha yapacak çok iş var.