Examples of using "Tenger”" in a sentence and their turkish translations:
Deniz sakin.
Deniz yeşil.
Deniz haşindir.
Deniz sakindi.
Geceleri deniz...
Deniz kızgın.
Deniz mavidir.
Deniz derindir.
Deniz sakinlikten uzak.
O, yüzünü denize doğru döndü.
Biz denizin yanıbaşında yaşadık.
Deniz çarşaf gibiydi.
Deniz çok düzdü.
Deniz buradan duyulabilir.
Deniz gittikçe vahşileşti.
Deniz teknelerle doluydu.
Güneş denizden yükseldi.
Benim ülkemin okyanusa kıyısı vardır.
Denizden serin bir rüzgar esiyor.
Deniz halkları, deniz yükseliyor.
Şu göl denize benziyor.
Nehir yavaş yavaş denize doğru akar.
Yaşadığın bögede bir sürü göl var.
Karadeniz'in suyu gerçekten kara mı?
- Risk olmadan kazanç olmaz.
- Risk yoksa kazanç da yok.
Deniz seviyesi yükseliyor.
Deniz yüzeyini görebilirsiniz -- videoyu çeken benim--
Denizden gelen rüzgar nemlidir.
Kuzey Denizi'nde petrol bulundu.
Denize yakın yerde büyüdü fakat yüzmekten nefret eder.
"The Old Man and the Sea" Hemingway tarafından yazılmış bir romandır.
Biz deniz kenarında yaşıyoruz.
O denizin yanında yaşıyor fakat nasıl yüzüleceğini bilmiyor.
O, Kamakura'daki denizin yanında kocası ile mutlu bir hayat sürüyor.
- Deniz kıyısında yaşadığım için sık sık plaja giderim.
- Evim denize yakın olduğu için sık sık sahile inerim.
Denizden kum tepelerinin üzerinde canlı bir rüzgar patladı.
Deniz bazen çok özel bir gösteri sahneye koyar. Işıltılı gelgitler.
Ben gerçekten deniz ürünlerini severim.
Tornado kentten geçti ve denize yöneldi.
Bu, ABD ve Rusya arasındaki soğuk Bering Denizi derinlerinde
- Bir arı gibi meşgulüm.
- Başımı kaşıyacak vaktim yok.
Ama beş metrelik hayalet vatozlar bile denizlerdeki en büyük balığın yanında ufak kalır.
Venedik, Doğu Akdeniz ticaretinde ve denizinde en güçlü devlet oldu.
Benim bol zamanım var.
Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.