Examples of using "'vivere'" in a sentence and their turkish translations:
Yaşamama izin ver.
Ben yaşamak istiyorum.
Biz yaşamak istiyoruz.
Burada yaşamak istiyoruz.
Yaşamaktan bıktın mı?
- Bombay'da yaşamak ister misin?
- Mumbai'de yaşamak ister misiniz?
Susuz yaşayabilirim.
Seninle yaşamak istiyorum.
Yaşamak için yemelisin.Yemek için yaşamamalısın.
Sonsuza kadar yaşamak ister misin?
Yaşamak istemiyorum.
Bizimle yaşamak ister misin?
Ben yalnız yaşamayı tercih ederim.
Burada yaşamaktan ne kadar nefret ettiğimi biliyorsun.
Yalnız başıma yaşamak istiyordum.
Yalnız başıma yaşamak istiyorum.
Yaşamayı hak etmiyorum.
Onların yaşamasına izin vermeni istiyorum.
- Gerçekten sonsuza kadar yaşamak istiyor musun?
- Gerçekten ebediyen yaşamak mı istiyorsun?
- Gerçekten ebediyen yaşamak istiyor musun?
Böyle yaşamaya devam etmek ister misin?
Roma'da yaşamayı seviyor musun?
Nasıl geçinirsiniz?
Şehirde yaşamak istiyorum.
Burada yaşamayı seviyorum.
O, hayatını kazanıyor.
Burada yaşamak istemiyorum.
Ben kampüste yaşamayı seviyorum.
Böyle yaşamak istemiyorum.
Ben Brezilya'da yaşamak istiyorum.
Boston'da yaşamaktan nefret ederdim.
Yalnız yaşamak istemiyorum.
Tom yaşamak istiyordu.
Tom yaşamak istiyor.
Yaşamak tehlikelidir.
Tom'un yaşamasına izin ver.
Ben yaşamak için yerim.
Havasız hiçbir şey yaşayamazdı.
Şehirde yaşamak kırsalda yaşamaktan oldukça farklıdır.
Neden biri orada yaşamak ister?
Bir kalede yaşamak isterdim.
Tom olmadan yaşayamam.
- Televizyon olmadan yaşayamam.
- Televizyonsuz yaşayamam.
Seninle yaşamak kolay değil.
Nerede yaşamak istersin?
Neden Boston'da yaşamayı seviyorsun?
O, şarkı söyleyerek geçimini sağlıyor.
Hayatını nasıl kazanır?
O, geçimini öğretmenlik yaparak kazanır.
Boston'da yaşamak istemiyorum.
O adada yaşamak mümkün değil.
Artık böyle yaşayamam.
Gerçekten burada yaşamak istemiyorum.
Çalıştığım yerde yaşamak istemiyorum.
Namibya'da yaşayacağım.
Susuz yaşayamazsın.
Orada yaşamak istemezdim.
O yazarak hayatını kazanır.
Tom'la birlikte yaşamayı seviyorum.
İyi geçiniyorum.
Mutlu bir hayat yaşamak istiyorum.
Onunla yaşamayı seviyorum.
Onunla yaşamayı seviyorum.
Gelmek ve burada yaşamak istiyorum.
Boston'da yaşamak istemezdim.
Tom'la birlikte yaşamak istemezdim.
Bir kentte yaşamak istiyorum.
Tom kendi başına yaşamak istiyor.
Sensiz yaşayamam.
Yalnız yaşamaya alışkınım.
- Yaşamak için az zamanım kaldı.
- Fazla ömrüm kalmadı.
Yaşamak için bir şeyim yok.
ya da yaşanacak yerler.
Yaşa ve yaşat.
- Yaşayabilmek için yeriz.
- Biz yeriz bu yüzden yaşayabiliriz.
Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.
Tom nerede yaşamak istiyordu?
Ebediyen yaşamak istiyorum.
Herkes rahat bir şekilde yaşamak istiyor.
Susuz yaşamak imkansızdır.
Keşke Boston'da yaşayabilsem.
- Yaşamaya çalışıyorum.
- Maçı idare ediyoruz.
Yaşamak kolay değildir.
Yalvarıyorum size, yaşamama izin verin!
Böyle yaşayamam.
- Geçimini nasıl sağlarsın?
- Geçinmek için ne yaparsın?
Avustralya'da yaşamaktan nefret ediyordum.
Boston'da yaşamaktan nefret ediyordum.
Ben kırsalda yaşamak istiyorum.
Burada yaşayabilir miyiz?