Examples of using "気づいた" in a sentence and their turkish translations:
- O toparlandı.
- O kendine geldi.
Dişi, mesajı alıyor.
Fark ettim.
Ama tehlikeyi sezen başkaları var.
Herhangi bir hata fark ettin mi?
Görünüşe göre birbirlerini görmüşler.
İşte o zaman anladım.
Ama o an anladım ki
Ben sadece onu az önce fark ettim.
Tom fark etti.
Bir süre sonra, o iyileşti.
- Onun görünmesi partiyi canlandırdı.
- O göründüğünde parti canlandı.
Onun durmasını gözlemledim.
Anahtarlarımı unuttuğumu fark ettim.
Polis bir adamın gizlice içeri girdiğini fark etti.
O beni tanımış gibi görünmüyordu.
O, onun mahcubiyetini fark etti.
Onu kimyada bir deha buldum.
Hiç kimse onun edebi yeteneğinin farkında değil.
Tom yakında bir sorun olduğunu fark etti.
bunu yaparsan ormanın tüm sürecine müdahale etmiş oluyorsun.
Onu düne kadar fark etmedim.
Tom Mary'nin parmağında bir alyans fark etti.
Hatasını fark etmeden önce bir gündü.
Bisikletimi kaybolmuş buldum.
Ben makinenin faydası olmadığını anladım.
Anladım ki yapay zekâyı geliştirmek üzere çalışıyorken
Ben, onu otobüsten iner inmez fark ettim.
Ayıldığımda kendimi yerde yatıyor buldum.
Otururken sırtını duvara yasladığını fark ettim.
Satış fiyatlarının kırmızı mürekkeple yazıldığını fark ettim.
Yavaş bir yaz sezonundan sonra iş ilerlemeye başladı.
Tom fiyat etiketine baktı yeterli parası olmadığının farkına vardı.
- Yolda duran tuhaf bir nesne buldum.
- Yolda duran garip bir cisim buldum.
İki hayvanın da oldukça sakin durduğunu fark edince "Evet, şimdi çiftleşme başlayacak." dedim.
Küçük, gri bir hayvanın bize doğru baktığını fark ettim.
Son zamanlarda deneyin başarısızlığını bulduk.
- Eve vardığımda cüzdanımı kaybettiğimi anladım.
- Eve gittiğimde, kaybetmiş olduğum cüzdanımı buldum.
Eve gelene kadar şemsiyemi kaybettim.
Onun yeni bir şapka giydiğini fark ettim.
Kazanamıyacağımın farkına vardım.
Tanıklık etmek için onun isteksizliğinin farkına vardık.
Mary'nin onu aldattığını sonunda fark etti.
Onun ağladığını fark ettiğimde yemek yemeye başladım.
O benim orada olduğumu fark etti.
bütün bilim dalları birbiriyle bağlantılı.
Uyandığımda arabadaydım.
Bütün çabalarının nafile olduğunu anladı.
Tom daha önce Mary'nin ne kadar çekici olduğunu hiç fark etmedi.
Yanımda oturan bir adam tarafından yakından izlendiğimi fark ettim.
En sonunda hatasını anladı.
onun için orda olduğunu fark ettiğinde güçlü bir ders çıkarılmış oldu.
Ben seni odaya girerken fark ettim.
Onun durduğunu gördüm.
- İş çok ilgimi çekti.
- İşi çok ilginç buldum.
Ben onun hakkında tamamen tesadüfen öğrendim.
Ona baktı ve onun kızgın olduğunu gördü.
Problemi basit buldum.