Translation of "‎気づいた" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "‎気づいた" in a sentence and their turkish translations:

正気づいた。

- O toparlandı.
- O kendine geldi.

‎メスが気づいた

Dişi, mesajı alıyor.

私は気づいた。

Fark ettim.

‎だが他の者が気づいた

Ama tehlikeyi sezen başkaları var.

何か間違いに気づいた?

Herhangi bir hata fark ettin mi?

お互いに気づいたようです

Görünüşe göre birbirlerini görmüşler.

そこで私は気づいたのです

İşte o zaman anladım.

でも その瞬間に気づいたのは

Ama o an anladım ki

たった今気づいたところです。

Ben sadece onu az önce fark ettim.

- トムは気が付いた。
- トムは気づいた。

Tom fark etti.

しばらくして、彼は正気づいた。

Bir süre sonra, o iyileşti.

彼が現れるとパーティーは活気づいた。

- Onun görünmesi partiyi canlandırdı.
- O göründüğünde parti canlandı.

私は彼が止まったのに気づいた。

Onun durmasını gözlemledim.

私はかぎを忘れたことに気づいた。

Anahtarlarımı unuttuğumu fark ettim.

警官は男がしのびこむのに気づいた。

Polis bir adamın gizlice içeri girdiğini fark etti.

彼女は私だと気づいた様子はなかった。

O beni tanımış gibi görünmüyordu.

彼は彼女が当惑しているのに気づいた。

O, onun mahcubiyetini fark etti.

彼が化学の天才であることに気づいた。

Onu kimyada bir deha buldum.

彼女の文才に気づいた人はいなかった。

Hiç kimse onun edebi yeteneğinin farkında değil.

トムはすぐに問題があることに気づいた。

Tom yakında bir sorun olduğunu fark etti.

‎あの森の生態系を ‎乱す行為だと気づいた

bunu yaparsan ormanın tüm sürecine müdahale etmiş oluyorsun.

昨日になって初めてそのことに気づいた。

Onu düne kadar fark etmedim.

トムはメアリーがつけている結婚指輪に気づいた。

Tom Mary'nin parmağında bir alyans fark etti.

しばらくして彼は自分の誤りに気づいた。

Hatasını fark etmeden önce bir gündü.

私は自転車がなくなっているのに気づいた。

Bisikletimi kaybolmuş buldum.

私はその機械が役に立たないのに気づいた。

Ben makinenin faydası olmadığını anladım.

AIの研究をしていて 気づいたことがあります

Anladım ki yapay zekâyı geliştirmek üzere çalışıyorken

彼女がバスを降りた瞬間に私は彼女に気づいた。

Ben, onu otobüsten iner inmez fark ettim.

正気に戻ると、自分が床に寝ているのに気づいた。

Ayıldığımda kendimi yerde yatıyor buldum.

私は彼が壁にもたれて座っているのに気づいた。

Otururken sırtını duvara yasladığını fark ettim.

私は売り値が赤インクで書かれているのに気づいた。

Satış fiyatlarının kırmızı mürekkeple yazıldığını fark ettim.

不景気な夏の期間が過ぎると、商売は活気づいた。

Yavaş bir yaz sezonundan sonra iş ilerlemeye başladı.

トムは値札を見て、お金が足りないことに気づいた。

Tom fiyat etiketine baktı yeterli parası olmadığının farkına vardı.

私は奇妙な物体が道路に落ちているのに気づいた。

- Yolda duran tuhaf bir nesne buldum.
- Yolda duran garip bir cisim buldum.

‎2匹ともリラックスしている ‎交尾が始まったんだと ‎気づいた

İki hayvanın da oldukça sakin durduğunu fark edince "Evet, şimdi çiftleşme başlayacak." dedim.

小さい灰色の動物がこちらを見ているのに気づいた。

Küçük, gri bir hayvanın bize doğru baktığını fark ettim.

終わり際になってその実験は失敗であると気づいた。

Son zamanlarda deneyin başarısızlığını bulduk.

家に着いたとき、財布をなくしていることに気づいた。

- Eve vardığımda cüzdanımı kaybettiğimi anladım.
- Eve gittiğimde, kaybetmiş olduğum cüzdanımı buldum.

家に帰って初めて傘を持っていないことに気づいた。

Eve gelene kadar şemsiyemi kaybettim.

私は彼女が新しい帽子をかぶっているのに気づいた。

Onun yeni bir şapka giydiğini fark ettim.

- 勝てないってことに気づいたよ。
- 勝てないって悟った。

Kazanamıyacağımın farkına vardım.

私たちは彼が証言をしたくないということに気づいた。

Tanıklık etmek için onun isteksizliğinin farkına vardık.

彼はメアリーが自分をだましたということにとうとう気づいた。

Mary'nin onu aldattığını sonunda fark etti.

私は食べ始めるすぐに彼女が泣いていることに気づいた。

Onun ağladığını fark ettiğimde yemek yemeye başladım.

- 彼は私がいることに気づいた。
- 彼は私のいるのに気がついた。

O benim orada olduğumu fark etti.

全ての科学の分野は 互いに繋がっている事に気づいたのです

bütün bilim dalları birbiriyle bağlantılı.

- 俺が気づいたとき、俺は車の中にいた。
- 目が覚めると車の中だった。

Uyandığımda arabadaydım.

彼は自分のやったことがすべて水の泡になったことに気づいた。

Bütün çabalarının nafile olduğunu anladı.

メアリーがどんなに魅力的か、トムは以前、一度も気づいたことがなかった。

Tom daha önce Mary'nin ne kadar çekici olduğunu hiç fark etmedi.

私は隣に座っている男にじっと見つめられているのに気づいた。

Yanımda oturan bir adam tarafından yakından izlendiğimi fark ettim.

- 彼はついに自分の誤りを悟った。
- 彼はやっと自分の間違いに気づいた。

En sonunda hatasını anladı.

どんなことがあっても クラスの全員が 彼女のそばにいると気づいた時です

onun için orda olduğunu fark ettiğinde güçlü bir ders çıkarılmış oldu.

- 君が部屋に入ってくるのに気づいた。
- 君が部屋に入って来るのがわかった。

Ben seni odaya girerken fark ettim.

- 私は彼が止まったのに気づいた。
- 私は彼が立ち止まっていたのに気付いた。

Onun durduğunu gördüm.

- その仕事はとてもおもしろいことがわかった。
- 私はその仕事がとても面白いことに気づいた。

- İş çok ilgimi çekti.
- İşi çok ilginç buldum.

- 私がそれに気づいたのはほんの偶然に過ぎません。
- 私がそれに気がついたのはほんの偶然に過ぎません。

Ben onun hakkında tamamen tesadüfen öğrendim.

- 彼は彼女をちらっと見て彼女が怒っているのを知った。
- 彼は彼女をチラッと見て怒っているのに気づいた。
- 彼はちらっと見て彼女が怒っているのを知った。

Ona baktı ve onun kızgın olduğunu gördü.

- その問題はやってみたら易しいことが分かった。
- その問題はやってみたらやさしいこと分かった。
- その問題はやさしいことがわかった。
- その問題が簡単なことに気づいた。

Problemi basit buldum.

More Words: