Translation of "かつて" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "かつて" in a sentence and their turkish translations:

私はかつてそれをした。

- Onu bir kez yaptım.
- Bir kez yaptım.

かつては単純だった決断―

Restorana gitmek veya günlük alışveriş yapmak gibi

かつて大阪に住んでいた。

Bir zamanlar Osaka'da yaşadım.

かつて見えなかった場所へ

Daha önce göremezken

かつてはここに橋があった。

Bir zamanlar burada bir köprü vardı.

わたしもかつては若かった。

Bir zamanlar gençtim.

アンゴラはかつてポルトガルの領土だった。

Angola bir zamanlar bir Portekiz bölgesiydi.

母はかつてテニスに夢中だった。

Annem tenisle ilgilenirdi.

かつて見えなかったところも

Daha önce göremediğim yerde

かつてなく低くなっています

tüm zamanların en düşük seviyesinde.

彼はかつて彼女を愛していた。

O onu severdi.

ジンバブエはかつてイギリスの植民地だった。

- Zimbabve bir zamanlar İngiliz kolonisiydi.
- Zimbabve bir zamanlar İngiliz sömürgesiydi.

かつて、ここに家がありました。

Eskiden burada bir ev vardı.

ナイジェリアはかつてイギリスの植民地であった。

Nijerya bir zamanlar İngiliz sömürgesiydi.

彼女はかつてトラック競技のスターだった。

O, bir zamanlar spor yıldızıydı.

彼女はかつてバスケットボールをしていました。

O, basketbol oynardı.

セガはかつてテレビゲーム機器を作っていた。

Sega uzun zaman önce video oyun konsolları yapardı.

ケニアはかつてイギリスの植民地であった。

Kenya bir İngiliz sömürgesiydi.

かつて彼はそこで父親に会った。

Bir zamanlar babasını orada gördü.

あの角には、かつて本屋があった。

O köşede bir kitapçı vardı.

ドイツはかつてイタリアと同盟国であった。

Almanya bir zamanlar İtalya ile müttefikti.

ドイツはかつてイタリアの同盟国であった。

Almanya bir zamanlar İtalya'nın müttefikiydi.

かつて彼らは名古屋にすんでいた。

O zaman Nagoya'da yaşıyorlardı.

彼はいまだかつてない偉大な人だ。

O, şimdiye kadar yaşamış en büyük insandır.

トムはかつて私たちの雑用係だった。

Tom bizim hünerli işçimizdi.

アフリカはかつて、暗黒の大陸と呼ばれた。

Afrika'ya bir zamanlar Kara Kıta denirdi.

私はかつてヨーロッパに行ったことがある。

Ben bir kez Avrupa'da bulundum.

かつて庭に大きな桜の木があった。

Eskiden bahçede büyük bir kiraz ağacı vardı.

かつて、その村に、貧しい農夫がいた。

Bir zamanlar o köyde fakir çiftçiler vardı.

私はかつてローマに住んだことがある。

Ben bir zamanlar Roma'da yaşadım.

かつてはここに教会がありました。

Burada bir zamanlar bir kilise vardı.

その島はかつてフランスに統治されていた。

O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.

彼はかつてなかったほど裕福である。

O her zamankinden daha iyi.

かつて女性の喫煙はタブー視されていた。

Kadınların sigara içmesi yasaktı.

かつては恐竜が地球を支配していた。

Dinozorlar dünyayı yönetirdi.

かつてアメリカにはたくさんの奴隷がいた。

Bir zamanlar Amerika'da birçok köle vardı.

かつては私は毎朝ジョギングしていたものだ。

Bir zamanlar, her sabah koşardım.

かつてサルタンが今日のトルコを統治していた。

Bugünün Türkiye'sine bir zamanlar sultan egemen oldu.

いまだかつて、神を見たものはいない。

Şu ana kadar kimse Tanrıyı görmedi.

彼自身 かつてイスラエル人を 憎んでいましたが

Kendi söylediklerine göre İsraillilerden nefret ediyordu

母はかつて水泳で優勝したことがある。

Annem bir zamanlar bir şampiyon yüzücüydü.

彼はかつて広大な土地を所有していた。

Bir zamanlar onun bir sürü arazisi vardı.

彼はかつては大金持ちであったようだ。

Büyük miktarda parası var gibi görünüyor.

彼女はかつて私達の会社で働いていた。

Bizim şirket için çalışırdı.

ここは彼女がかつて住んでいた家です。

Bu onun yaşadığı evdir.

合衆国はかつて大英帝国の一部だった。

Amerika Birleşik Devletleri bir zamanlar İngiliz İmparatorluğu'nun bir parçasıydı.

私はかつて英語の番組を聞いたものだ。

İngilizce programlar dinlerdim.

私はかつてその話を聞いたことがある。

Bir zamanlar o hikayeyi duydum.

この廃虚はかつて立派な宮殿であった。

O kalıntılar bir zamanlar görkemli bir saraydı.

アメリカへの航海はかつて何週間もかかった。

Amerika'ya yolculuk birçok hafta sürerdi.

そんなものは未だかつて見たことがない。

Asla böyle bir şey görmedim.

その王様はかつてあの宮殿に住んでいた。

Kral bir zamanlar o sarayda yaşıyordu.

私はかつて彼と優勝を争ったことがある。

Bir zamanlar şampiyonluk için ona rakiptim.

アメリカの黒人はかつて、「自由を与えよ」と言った。

Amerika'daki siyah insanlar daha önce "Bize özgürlük verin." diyordu.

人々はかつてないほどの余暇を持っている。

İnsanların her zaman olduğundan daha çok boş zamanı var.

日本は今年、かつてないほどの車を生産した。

Japonya bu yıl her zamankinden daha çok araba üretti.

洪水はかつてはこの地方には宿命であった。

Daha önce, bölge için taşkınlar kaderdi.

かつてはここからあの教会が見えたものだ。

Kiliseyi buradan görebilirdiniz.

種の絶滅が かつてない勢いで 起こっています

Tarihin en hızlı nesil tükenme hızını yaşıyoruz

彼らはかつてはお互いに助け合っていました。

Onlar bir zamanlar birbirlerine yardım etmişlerdi.

彼女は未だかつて北海道へ行ったことがない。

O, asla Hokkaido'da bulunmadı.

かつて日本では金は銀よりも価値が低かった。

Bir zamanlar Japonya'da altın gümüşten daha az değerliydi.

かつて私は2、3人の少年とよく遊んだものだ。

Birkaç çocukla oynardım.

かつて一度もこんな大群衆を見たことがない。

Böyle bir insan kalabalığını hiç görmedim.

お父上にはかつてお会いしたことがあります。

Bir keresinde babanla karşılaştım.

かつての鑑定人の選任は非常に不明朗でした。

Hakimler için eski seçim süreci çok haksızdı.

彼はかつて大学教授であり、研究者でもあった。

O eski bir üniversite profesörü ve araştırmacısıydı.

現在人々はかつてより以上に教育を受けている。

- İnsanlar artık eskisinden daha eğitimli.
- İnsanlar artık eskiden olduklarından daha eğitimli.

放送される娯楽の利便性は かつてないものでした

Yayın sektörüne olan bu erişimin eşi benzeri görülmemişti.

トムはかつてプロ野球の選手になることを夢見ていた。

Tom profesyonel beyzbol oynamayı hayal ederdi.

かつてトマトは有毒だと信じられていたことがあった。

Önceleri domatesin zehirli olduğu düşünülmüş.

- 私は昔の私ではない。
- 私はもうかつての私ではない。

Ben eskiden olduğum gibi değilim.

かつては、地球が宇宙の中心であると思われていた。

Bir zamanlar Dünya'nın evrenin merkezi olduğuna inanılıyordu.

この本はかつてはベストセラーだったが、今は絶版になっている。

- Bir zamanlar best seller olan bu kitap artık baskı dışıdır.
- Bir zamanlar bir best seller olan bu kitabın artık baskısı kalmamış.

地球が円いという考えをかつて人々はちょう笑した。

İnsanlar bir zamanlar dünyanın yuvarlak olduğu fikriyle alay ettiler.

かつてドイツ人とロシア人が アメリカ人と戦った事はご存知ですよね

Amerikalılarla kavga eden Almanlar ve Rusları düşünüyorum.

- 彼は昔は無口な男でした。
- かつての彼は寡黙な男だった。

O, sakin bir adamdı.

中国はかつて 大量の資源ゴミを アメリカから輸入していましたが

Çin, ABD'nin geri dönüştürülebilir ürünlerinin çoğunu ithal ediyordu

彼はかつてそのような栄光を与えられたことはなかった。

O böyle bir zaferle hiç taçlandırılmadı.

かつてオリンピックのフェンシング競技で優勝したパル・シュミット氏がハンガリー大統領に選出された。

Eski olimpiyat eskrim şampiyonu Pál Schmitt Macaristan Cumhurbaşkanı seçildi.

研究者である私は かつて 個人差を非常に厄介だと思っていました

Bir araştırmacı olarak, değişkenlik beni deli ediyordu.

かつてはロードローラーは馬が曳いていたが、蒸気機関の発明により、スチームローラーが現れた。

Atlar yol-silindirlerini çekerdi fakat buhar motorunun icadıyla buhar silindirleri geldi.

彼はかつて彼女と知り合いであったが、今ではもはや友達ではない。

O bir zamanlar onu tanıyordu ama onlar artık arkadaş değiller.

- かつて残忍な王様がいた。
- 昔々あるところに、残忍な王様がいました。

Bir zamanlar, bir zalim kral yaşarmış.

私のような富める資本家たちは かつてなく豊かになっているからです

çünkü benim gibi zengin kapitalistler hiç daha zengin olmamıştı.

あなたはかつてボストンに住んでいたと言っていたような気がしたのですが。

Eskiden Boston'da yaşadığını söylediğini düşündüm.

- ギリシャ人はかつていくつかの神を崇拝していた。
- ギリシア人はいくつもの神を崇拝した。

Yunanlar birkaç tanrıya tapardı.

- 昔ここに橋があった。
- かつてはここに橋があった。
- 昔、ここには橋がかかっていた。

Burada bir köprü vardı.

- 私は彼に一度会ったおぼえがあります。
- 私は彼にかつて会ったことを覚えている。

Bir zamanlar onu gördüğümü hatırlıyorum.

- 昔はここに寺がありました。
- 以前ここに古い寺があった。
- ここにはかつて古いお寺がありました。

Burada eski bir tapınak vardı.

- ここにかつて住んでいたのですか。
- 前にここに住んでいたの?
- 以前ここに住んでいたのですか。

Burada yaşadın mı?

- 東京市場は空前の損失を記録しました。
- 東京株式市場は、かつてないほどの株価の下落を見せた。

Tokyo borsası benzeri görülmemiş bir düşüş gösterdi.

- 私はかつてコーラを沢山飲んでいたが、今は水しか飲まない。
- 昔はコーラをよく飲んでたけど、今は水しか飲まないよ。

Eskiden çok kola içerdim ama şimdi sadece su içiyorum.

自分がかつてテロ集団の一員であったことをメアリーに打ち明けるのに、トムはありったけの勇気を振り絞らなくてはならなかった。

Bir zamanlar terörist bir gruba katıldığını Mary'ye itiraf etmek zorunda kalması Tom'u cesaretlendirdi.

- 昔はここに教会があったんだ。
- 以前にはここに教会がありました。
- 以前ここに教会がありました。
- かつてはここに教会がありました。

Burada bir kilise vardı.

More Words: