Examples of using "じゃ。" in a sentence and their turkish translations:
Görüşürüz!
- Sonra ne olacak?
- Ya sonra?
Bu komik değil.
Bugün sarhoş olalım!
Bir süre sonra görüşürüz.
Erkencisin.
- Bu benim hatam değil.
- Benim hatam değildir.
Ben korkak değilim.
Burası Disneyland değil.
O bir şaka değil.
Bu delilik!
Hayır, bu olmayacak.
Ve işte hazırız.
Yakında görüşürüz!
- Harika!
- Işıl ışıl!
Ben artık çocuk değilim.
Partide görüşürüz.
Ben aptal değilim.
O sporu sevmez. Ben de öyle.
Bir jaguar değil. Bu bir yaguarundi, baksanıza.
Bu çok fazla!
Görüşürüz.
- Sen ölü müsün?
- Öldün mü?
O mutlu bir şey.
Komik değil.
Bu bir rüya değil.
- Tom bir kahraman değil.
- Tom kahraman değil.
Taş, Kağıt, Makas
Bu benim biletim değil.
- Tom idiot değildir.
- Tom bir salak değil.
Henüz ilkbahar değil.
Bu yüzden, başlamalı mıyız?
Ben Tom değilim.
Katolik değilim.
O kaç yaşında?
Uyumaya gidelim.
Nazi değilim!
Bu benim için kolay değil.
- O çok önemli değil.
- O önemli değil.
Sonra görüşürüz.
Üzgün olduğumu söyledim.
Benim değil.
Ama bu nektar sırf tatlı değil.
Konum al! Hazır! Görüşürüz!
Yolda bir otobüs vardı.
Buzlu kahve sevmem.
Veda etmek istiyorum.
Sabah görüşürüz.
Tamam, onu şipariş edeceğim.
O, gülecek bir mesele değil.
Çikolatayı sevmiyorum.
Bu bir oyun değil.
Öyle değil midir?
Afrika bir ülke değildir.
O, aptal değildir.
Bu bir kaplan değil.
Sağlıklı değilim.
Tom aptal değil.
Bu bir hile değildir.
- Yalnız değilsin.
- Yalnız değilsiniz.
Kolay değil.
Artık seni sevmiyorum.
Yalnız değilim.
Tom hasta değil.
Bu gerçek değildi.
Onu sevmiyorum.
Benim hatam değil!
O doğru değil, değil mi?
Öyleyse vazgeçiyorsun, doğru mu?
Ben Amerikalı değilim.
Cazı sevmiyorum.
Bu doğru değil mi?
- Görüşürüz.
- Bay bay.
Bu zor bir sorun değil.
Bu şapka Tom'un değil.
Çok kabalaşmıyor musun?
Tom Mary kadar zengin değil.
- Bilerek yapmadım.
- Ben onu kasten yapmadım.
- Kasıtlı yapmadım.