Translation of "じゃん」" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "じゃん」" in a sentence and their turkish translations:

さあ今日はじゃんじゃん飲もうぜ!

Bugün sarhoş olalım!

早いじゃん。

Erkencisin.

すごいじゃん。

- Harika!
- Işıl ışıl!

じゃんけんぽん。

Taş, Kağıt, Makas

嘘に決まってるじゃん!

Tabii ki şaka yapıyorum.

- 早かったね。
- 早いじゃん。

Erken geldin.

嘘に決まってんじゃん。

Bu belli ki bir yalan.

そりゃあ楽しそうじゃん?

O eğlenceli gibi görünüyor, değil mi?

忙しいって言ったじゃん。

Sana meşgul olduğumu söyledim.

ごめんって言ったじゃん。

Üzgünüm dedim, değil mi?

両手に花でいい環境じゃん!

Her kolunda güzel bir kız olması güzel.

うわ最悪。雨降ってんじゃん。

Aman Allah'ım yağmur yağıyor.

眠いなら寝ればいいじゃん。

Uykuluysanız, uyumalısın.

あれは冗談だって言ったじゃん。

- Sana sadece şaka yaptığımı söyledim.
- Size sadece şaka yaptığımı söyledim.

誰にも言うなって言ったじゃん。

Kimseye söylememeni söyledim.

「トムはどこ?」「僕が知るわけないじゃん」

"Tom nerede?" "Nasıl bilebilirim?"

- そのネクタイ、いいね。
- お前のネクタイ、いいじゃん。

Ben senin kravatını beğeniyorum.

誰にも言わないでって言ったじゃん。

- Sana bunu kimseye anlatmamanı söyledim.
- Sana bunu kimseye söyleme demiştim.
- Bunu kimseye anlatmamanı söylemiştim sana.

あなたなんか生娘ではあるまいじゃん。

Sen aptal bir kız değilsin, değil mi?

そんな細かいことどうでもいいじゃん。

Bu kadar küçük bir şey hakkında endişe etmemelisin.

なんでカッパ着てんの? 雨降ってないじゃん。

Niçin yağmurluk giyiyorsun? yağmur yağmıyor, değil mi?

泣きたいなら思いっきり泣けばいいじゃん。

İçinden ağlamak geliyorsa; gönlünce ağla.

「チューして」「え、いいの? キスは駄目って言ってたじゃん」

"Öp beni!" "Ne, gerçekten mi? Sen öpüşmek yok demedin mi?"

- それは本当に違いない。
- 本当に決まってるじゃん。

O doğru olmak zorundadır.

- これとても可愛いね。
- これ、めっちゃ可愛いじゃん。

Bu gerçekten sevimli.

- だから謝ってるじゃない。
- ごめんって言ったじゃん。

Üzgün olduğumu söyledim.

- あんたは空腹のはずがない。少し前に軽食をとったんだからな。
- お腹空いてるわけないじゃん。さっき、おやつ食べたじゃん。

Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.

- 彼はなんという天才なんだろう。
- 彼って超天才じゃん!

Ne deha o!

- 君の誕生日が近づいているね。
- 誕生日もうすぐじゃん。

Doğum gününüz yakında geliyor.

「キスは駄目って言ったじゃん!」「ごめん、我慢できなかった」

"Öpmek yok dedim!" "Affedersin, dayanamadım."

- それは全くばかげている。
- そんなの全然意味ないじゃん。

- Bu saçmalığın dik alası.
- Saçmalığın daniskası.

- あなたはいつも遅れる。
- お前さ、いつも遅れてくるじゃん。

Her zaman geç kalıyorsun.

もうお腹すいたの? お昼もっと食べればよかったじゃん。

Şimdiden acıktın mı? Öğleyin daha fazla yemiş olmalıydın.

何がおかしいの?だって本当のことだもん。しょうがないじゃん。

Neye gülüyorsun? Bu gerçek. Şaka yapmıyorum.

「なんで傘持ってこなかったの?」「だって朝あんなに晴れてたじゃん」

"Neden şemsiyeni getirmedin?" "Bu sabah böyle iyi hava vardı!"

泣かないでよ。泣かれたらこっちまで泣きたくなっちゃうじゃん。

Ağlama. Ben de ağlamaya başlayacağım.

- ねえ、ごめんなさいって言ったじゃない。
- おい、だからもう謝ったじゃん。

Hey, üzgün olduğumu söyledim.

- このピザそう捨てたものでもないよ。
- ねえ、このピザ、まずくないよ。結構いけるじゃん。

Hey, bu pizza fena değil. Hiç de fena değil.

- その映画をみるように勧めたのはあなたよ。
- あの映画を勧めてくれたの、お前だったじゃん。

O filmi izlemeyi öneren sendin.

- だから車で行くなといったんですよ。
- だからこそ、車で行くなといったんですよ。
- だから車で行くなって言ったんじゃん。

Arabayla gitmemeni söylememin nedeni odur.

「フランス語で1から100まで数えられるようになったよ」「おお、すごいじゃん。じゃあ今度は逆に100から始めて1まで言える?」「えー、それはまだ無理」

"Ben şimdi Fransızca 1'den 100'e kadar sayabilirim." "Vay bu harika. Peki 100'den 1 kadar geriye doğru saymaya ne dersin?" "Hayır, o benim için hala imkansız."

「フランス語、興味はあるけど難しいんでしょ?」「そんなことないよ。英語の100倍簡単だよ」「ほんとに?」「少なくとも僕にとってはね」「それはトムがネイティブだからじゃん」

"Fransızca öğrenmeye biraz ilgim var ama o zor değil mi?" "Hiç değil. İngilizceden 100 kat daha kolay!" "Gerçekten mi?" "Eh, en azından benim için öyle." "Bunun nedeni senin ana dilin olması gerçi"

「これ、トムが訳したんだよね?」「うん、そうだけど」「モデム主義って何?」「分かんないけど原文に modemism って書いてあったから」「ほんとに?」「ほんとだって。ほら」「あ、なんだ、modernism じゃん」

"Tom, bunu sen çevirdin, değil mi? "Evet, Neden?" "Modemism nedir?" "Bilmiyorum ama o, metinde yazılı." "Gerçekten mi?" "Gerçekten! bak!" "Ah. bekle ama o modernism diyor."

- 俺は知らないよ。
- どうして僕が知っているんだ。
- どうして私が知ってるの?
- どうして私が知っていようか。
- どうしてわたしが知ってようか。
- そんなこと、分かるわけないでしょう。
- いったいどうして私にわかると言うのですか。
- 俺に聞くなよ。
- 俺が知るわけないじゃん。
- 知らんがな。

Nereden bileyim?

More Words: