Translation of "と言いました" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "と言いました" in a sentence and their turkish translations:

それで「ノー」と言いました

Ve tabii hayır dediler,

彼は何と言いましたか。

- O ne söyledi?
- O ne dedi?
- Ne söyledi?

「愛してる?」と言いました。

O "Beni seviyor musun?" diye sordu.

彼は忙しいと言いました。

Meşgul olduğunu söyledi.

『ナネット』は コメディではないと言いました

bunun bir komedi olmadığını savunuyor.

弟がお金を頂戴と言いました。

Küçük erkek kardeşim biraz para istedi.

彼女は夫に『やめて!』と言いました。

O eşine dedi ki: "Dur!"

彼は何時に来ると言いましたか。

O, saat kaçta geleceğini söyledi?

彼女は怪しい男を見たと言いました。

O, şüpheli bir adam gördüğünü söyledi.

10代に戻ったようだったと言いました

Tekrar genç bir delikanlı gibi hissettiğini söylemişti.

「ちょっとへんだと思うね」と言いました。

"Onun biraz tuhaf olduğunu düşünüyorum," dedi.

彼が帰る時、25日にまた来ると言いました。

O giderken bana ayın 25'ine kadar tekrar geleceğini söyledi.

その男性は、彼の名前はトムだと言いました。

O adam adının Tom olduğunu söyledi.

彼は私に読書する時間がないと言いました。

Bana kitap okuyacak zamanı olmadığını söyledi.

父は私に寝床の中で本を読むなと言いました。

Babam bana yatakta kitap okumamamı söyledi.

私はメアリーに友達になりたいだけだと言いました。

Mary'ye sadece arkadaş olmak istediğimi söyledim.

彼女は料理人にご馳走様でしたと言いました。

O, aşçıya "Yemek için teşekkür ederiz" dedi.

田中さんは今朝八時ごろ起きたと言いました。

Tanaka bu sabah yaklaşık saat sekizde kalktığını söyledi.

音楽の先生はウィーンを訪れるとよいと言いました。

Müzik öğretmenimiz bana Viyana'yı ziyaret etmemi tavsiye etti.

下院議員は支出に歯止めをかけると言いました。

Temsilci harcamayı frenleyeceğini söyledi.

翔太は彼女に会うのが恥ずかしいと言いました。

Shota onu görme hakkında utangaç olduğunu söyledi.

彼はどんなことをしても 努力したいと言いました

Bir başkasının yaşantısına saygı duymak için

「認められるにはスポーツか 音楽をやるしかないぞ」と言いました

" Bak, ya spor olmalı ya müzik."

- 彼女は彼をハンサムだといった。
- 彼女は「彼はハンサムです」と言いました。

O, yakışıklı olduğunu söyledi.

先生はいつも「我欲を捨てれば幸福になれる」と言いました。

Öğretmenim her zaman "Bencilliğinden kurtulursan mutluluğu bulabilirsin" dedi.

先生は彼に英語を一生懸命に勉強するようにと言いました。

Öğretmen ona İngilizceye çok çalışmasını söyledi.

研究対象の患者たちは 概して3タイプの経験をしたと言いました

Araştırmamızdaki hastalar genel olarak üç çeşit deneyim yaşadıklarını anlattılar.

ジョンは 暗い家に明かりをつけたような 感覚だったと言いました

John bunun karanlık bir evdeki ışıkları açmak gibi olduğunu söylüyordu.

今 私は「父」と言いましたが それは実際 男しかいなかったからで

ve "babaları" diyorum çünkü yüzleşmemiz gerek, hepsi erkekti --

ニーチェは「化け物に成らないように,化け物と喧嘩するな」と言いました。

Nietzsche "Siz de bir canavara dönüşmek istemiyorsanız canavarla savaşmayın." demiş.

ゴミバケツをあさっていた子供は、4日間何も食べていないと言いました。

Çöp tenekesini incelediğini gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediği söyledi.

ある友人は「こんなに注意深い 赤ちゃんを見たことない」と言いました

Bir arkadaşım 'Şu ana dek gördüğüm farkındalığı en yüksek bebek' dedi.

サリーはスカーフを借りた事は認めましたが、自分のせいではないと言いました。

Sally şalı ödünç aldığını kabul etti, ama suçlu olmadığını söyledi.

悲しみを忘れるには これから5年ほど かかるかもしれないと言いました

ve önümüzdeki beş yıl içerisinde üzüntü duyabileceğimizi söyledi.

医者は私に健康のために何か運動をしたほうがいいですよと言いました。

Doktor formda kalmak için biraz spor yapmaya başlamamı tavsiye etti.

また非常に多くの患者たちが 感情が鈍り ものを感じられないと言いました

Birçok hasta hissizleştiklerini ve hiçbir duyguyu hissedemediklerini söylüyordu.

彼は「君は盲目の条件には応じたけど これに同意したわけではない」と言いました

O da: "Bak, körlük konusunda anlaştık, ama bunda değil" dedi.

- トムさんは「もっとお金が必要です」と言いました。
- トムさんは「もっと金が必要だ」と言った。

Tom biraz daha paraya ihtiyacı olduğunu söyledi.

「あなたに関しては、ソウルト、私は言うだけです-いつものように行動してください」と言いました。

"Sana gelince, Soult, sadece - her zaman yaptığın gibi davran" dedi .

- 私は彼女が一人で行った方が良いといいました。
- 私は彼女が一人で行くのがよいといいました。
- 私は彼女が1人で行くのがよいと言いました。

Ona yalnız gitmesini önerdim.

More Words: