Examples of using "と言いました" in a sentence and their turkish translations:
Ve tabii hayır dediler,
- O ne söyledi?
- O ne dedi?
- Ne söyledi?
O "Beni seviyor musun?" diye sordu.
Meşgul olduğunu söyledi.
bunun bir komedi olmadığını savunuyor.
Küçük erkek kardeşim biraz para istedi.
O eşine dedi ki: "Dur!"
O, saat kaçta geleceğini söyledi?
O, şüpheli bir adam gördüğünü söyledi.
Tekrar genç bir delikanlı gibi hissettiğini söylemişti.
"Onun biraz tuhaf olduğunu düşünüyorum," dedi.
O giderken bana ayın 25'ine kadar tekrar geleceğini söyledi.
O adam adının Tom olduğunu söyledi.
Bana kitap okuyacak zamanı olmadığını söyledi.
Babam bana yatakta kitap okumamamı söyledi.
Mary'ye sadece arkadaş olmak istediğimi söyledim.
O, aşçıya "Yemek için teşekkür ederiz" dedi.
Tanaka bu sabah yaklaşık saat sekizde kalktığını söyledi.
Müzik öğretmenimiz bana Viyana'yı ziyaret etmemi tavsiye etti.
Temsilci harcamayı frenleyeceğini söyledi.
Shota onu görme hakkında utangaç olduğunu söyledi.
Bir başkasının yaşantısına saygı duymak için
" Bak, ya spor olmalı ya müzik."
O, yakışıklı olduğunu söyledi.
Öğretmenim her zaman "Bencilliğinden kurtulursan mutluluğu bulabilirsin" dedi.
Öğretmen ona İngilizceye çok çalışmasını söyledi.
Araştırmamızdaki hastalar genel olarak üç çeşit deneyim yaşadıklarını anlattılar.
John bunun karanlık bir evdeki ışıkları açmak gibi olduğunu söylüyordu.
ve "babaları" diyorum çünkü yüzleşmemiz gerek, hepsi erkekti --
Nietzsche "Siz de bir canavara dönüşmek istemiyorsanız canavarla savaşmayın." demiş.
Çöp tenekesini incelediğini gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediği söyledi.
Bir arkadaşım 'Şu ana dek gördüğüm farkındalığı en yüksek bebek' dedi.
Sally şalı ödünç aldığını kabul etti, ama suçlu olmadığını söyledi.
ve önümüzdeki beş yıl içerisinde üzüntü duyabileceğimizi söyledi.
Doktor formda kalmak için biraz spor yapmaya başlamamı tavsiye etti.
Birçok hasta hissizleştiklerini ve hiçbir duyguyu hissedemediklerini söylüyordu.
O da: "Bak, körlük konusunda anlaştık, ama bunda değil" dedi.
Tom biraz daha paraya ihtiyacı olduğunu söyledi.
"Sana gelince, Soult, sadece - her zaman yaptığın gibi davran" dedi .
Ona yalnız gitmesini önerdim.