Examples of using "どうしても" in a sentence and their turkish translations:
Kapı açılmaz.
Kapı açılmazdı.
O kapı açılmaz.
Bu kapı açılmaz.
- Kapı kapanmayacak.
- Kapı kapanmıyor.
- Gelmeme imkân yok.
- Gelmem mümkün değil.
Öksürüğümden kurtulamıyorum.
Bir motosikletim olmasını çok istiyorum.
Ne pahasına olursa olsun Amerika'da yaşamak istiyorum.
Bu odun yanmaz.
Bu kol dönmüyor.
Henüz karar veremiyorum.
O evet demeyecek.
Gerçekten gitmek istemiyorum.
Bu pencere kapanmaz.
Motor çalışmadı.
Patronum 'evet' demeyecek.
O, hatasını kabul etmezdi.
Onu nasıl yapacağımı hatırlayamıyorum.
Mantar çıkmadı.
Bu kutunun kapağı açılamaz.
Bu pencere açılmaz.
Bu tıpa çıkmayacak.
Ne olursa olsun bir şarkıcı olmak istiyorum.
Dünyayı verseler okula gitmezdi.
Bu kapı açılmaz.
ve “Mario, gerçekten almak istiyorum,” dedim.
Çekmece açılmaz.
Kapı kapanmazdı.
Bu kapı kilitlenmez.
- Onun adını hatırlayamıyorum.
- Adını hatırlayamıyorum.
Tam kelimeleri hatırlayamıyorum.
O suçunu kabul etmeyecek.
- Adı bir türlü aklıma gelmiyordu.
- İnan olsun, adı aklıma gelmedi.
Sırrı açığa vurmazdı.
Onun fena halde paraya ihtiyacı vardı.
Beni ona yardım ettirmeye çalıştı.
Bu kapı ne yaparsam yapayım açılmadı.
Herhangi bir şekilde bu sorunu çözemedim.
O, nasihatimi dinlemezdi.
Unutmayın, bunu sadece çaresiz kaldığınızda deneyin.
Ama bilmem gerekiyordu. Bilmek istiyordum.
Ne yaptıysam onun telefon numarasını hatırlayamıyorum.
Başım hakkı için onun adını hatırlayamadım.
Çocuk "evet" demedi.
O hiçbir şey için benimle gitmezdi.
denesem de en sonunda yapamadığım şeyler benim için sorun değil
Ne yaparsam yapayım onun adresini hatırlayamıyorum.
- Ben sadece bir alışkanlık yaratıcısıyım, sanırım.
- Galiba alışkanlıklarımdan vazgeçemiyorum.
O, bir boşanmayı kabul etmeyecektir.
O, kocasına boyun eğmedi.
Gerçekten bu partiye gitmeli miyiz?
Fedai onun içeri girmesine izin vermedi.
Rakiplerimize karşı muhakkak üstünlük sağlayacağız.
İşi almak için kendimi ikna edemedim.
Erkek kardeşim oraya yalnız gitmek için ısrar etti.
O şarkının başlığını hatırlayamadım.
O, ona yardım etmediğim için kızgındı.
Kuzey Işıklarını görmek istiyorum.
O, fikrini değiştirmez.
Ben, ne olursa olsun bu sınavı geçmeliyim.
Uyku, yaşamı korumak için gereklidir.
Jack mektuplarıma cevap vermeyecektir.
Nehirde yüzmeme izin vermedi.
Bir sonraki oyunu kazanmaya istekliler.
O çocuk bana ismini söylemeyecek.
Ne olursa olsun odaya girmesine izin vermezdi.
Gerçekten bugün bu işi yapmak zorundayım.
Ne kadar çabalarsam çabalayayım önemi yok, Ken ona yapmasını söylediğim şeyi yapmadı.
Ne diyeceğini şaşırdı.
Eğer ısrar ediyorsanız.
Bu kapı açılmaz.
Ondan kurtulmak istiyorum.
Önerimizi kabul etmedi.
O, onun hikayesine kendini inandıramadı.
Tom'un bavulunda ne olduğunu bilmeye can atıyorum.
Ona yardım etmem gerektiğini hissettim.
Bu leke çıkmaz.
Onu söylediğim şeye inandıramadım.
Eğer sigara içeceksen, lütfen dışarı çıkın.
O, o şiiri anlamış gibi görünmüyor.
O, onun içeri girmesine izin vermezdi.
Anne babam beni beyzbol kulübünden ayrılmaya zorladı.
Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim.
Sözler beni başarısız etti.
Ne zamam yatağıma uzanıp bir kitap okusam, uykuya dalarım.
O suya atlamak için kendini ikna edemedi.
Ben muhtemelen işi yarına kadar bitiremem.
O gelecekse, o gelinceye kadar onu bekleyeceğim.
Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.