Translation of "위해" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "위해" in a sentence and their turkish translations:

이를 설명하기 위해

Bunu göstermek için

12일간의 원정에 착수하기 위해

12 günlük yolculuğa çıkabilmek için

사람들을 보호하기 위해 체결되었습니다.

koruma sağlamak için oluşturuldu.

해결하기 위해 통찰력을 끌어모으죠.

Problemi çözmek için sezginizi katarsınız.

그 이유를 알기 위해,

Nedenini anlamak için

그들을 보기 위해 모였을까요?

onları seyretmek için toplanıyorlar?

아름다움을 위해 만든 건물이

Ve bu güzellik için binalar yapmak,

시민권을 위해 싸우는 사람들

İnsan hakları savunucuları,

장황하게 저의 기적을 끌어올리기 위해

birbiri ardına birçok hızlı hareket yapacağım.

라고스를 잘 모르는 사람들을 위해

Lagos'a aşina olmayanlar için anlatayım,

가끔은, 자신들의 공동체를 지키기 위해

ve sıklıkla toplumu korumak adına

높은 에너지 소비를 줄이기 위해

Yüksek enerji kullanımını düşürmek için

진전을 촉진시키기 위해 만들어진 제도가

gelişimi teşvik etmesi için kurduğumuz sistemin

여러분의 편향과 추측을 떨쳐내기 위해,

ön yargı ve varsayımlarınızdan arınmak;

현대 사회가 번영하기 위해 필요한

modern bir toplumun gelişmesi için gerekli olan

때로는 과거를 알기 위해 읽죠.

Bazense geçmişi anlamak için.

우리가 좋은 이야기를 만들기 위해

ve bizim onun nasıl kullanıldığını

우리와 그들 자신의 이득을 위해

insanlar tarafından kendilerine ve bizlere

첫 직장을 위해 파리로 이사했지요.

ve ilk işime başlamak için Paris'e taşınmıştım.

사업체는 주주를 위해 이윤을 극대화한다.

Şirketler yalnızca kârı en maksimize etmek ve hissedarları zengin etmek için var.

공간적 정의 문제를 해결하기 위해

Mekânsal adaleti sağlayabilmek ve problemi ele alabilmek için

평화를 위해 함께 일을 하면서

ve barış için birlikte çalışarak

목을 보호하기 위해 팔을 내줬죠

Boynumu korumak istiyordum. Bu yüzden kolumu uzattım,

피오나를 돌보기 위해 찾아온 전문치료사가

Fiona için çalışmak üzere evimize gelen terapist

세상의 발전에 기여하기 위해 일합니다.

ve dünyanın ilerlemesine nasıl katkıda bulunacağımızı anlamaya çalışıyorum.

회사 내의 변화를 위해 나서주세요.

Şirketinizde değişiklik yapılmasını sağlayın.

가족을 부양하기 위해 산에 오릅니다.

...çünkü ailelerinin geçimini sağlamak zorundalar.

그러므로 오늘날을 위해 애쓴 자원봉사자들에게

Lütfen bugünün etkinliği üzerine sıkı çalışan gönüllülere

파티에 가기 위해 준비하는 중이라고 상상해보세요.

Bir partiye gitmek için hazırlandığınızı hayal edin.

그리고 이 정신건강 문제를 치료하기 위해

ve her yıl bu ruhsal bozukluğu tedavi etmek için

그들은 사람에 의해 사람을 위해 만들어졌고

insanlar tarafından insanlar için yapıldı

사랑하는 사람을 살리기 위해 크라우드펀딩에 의존할건가요?

kitlesel fon yaratmak zorunda mı kalacağız?

실피움은 중세 시대에 피임을 위해 사용되었는데

ki Orta Çağ'da doğum kontrolü olarak kullanılıyordu

오랑우탄 프로젝트는 오랑우탄의 멸종을 막기 위해

Orangutan Projesi, ortaklarıyla birlikte orangutanların tükenmesini

왜 그런지 알아내기 위해 전문가를 찾아갔지만

ve sebebini bulabilmek için birçok uzmana gitmiştim.

그렇지 않으면, 사회의 많은 문제들을 위해

çünkü aksi takdirde, şu anda yüzleştiğimiz bu birçok davaya

반려견을 위해 썼던 것 등 다양했죠.

bazısı da battaniyeyi köpeği için kullanmış.

이렇게 대규모로 이루어지는, 다차원적 탐험을 위해

Bu tür çok ölçekli, çok boyutlu bir keşif

그래서 이들 새로운 박테리아를 무찌르기 위해

biz de bu yeni bakterilerle savaşmak için sürekli yeni ilaç geliştirmek

이 자리에서 저는 페미니스트가 되기 위해

Ben üzerime düşeni yapıyorum,

이 옷은 실용성을 위해 입는 옷인데

Kullanışlı olması gerekiyordu,

운이 따르도록 만들기 위해 사람들을 도왔습니다.

yardımcı olmaya çalışarak yaklaşık 20 yılımı harcadım.

중국의 위구르족 수용소의 증거를 찾기 위해

Uygurlar için Çin'deki kampların kanıtı için

그들은 돈이 없어서, 자신들의 꿈을 위해

Paraları yoktu. Bisiklet dükkanından gelen

불안장애가 사람의 삶에 미치는 영향을 보여주기 위해,

Anksiyetenin birinin hayatı üzerindeki etkisini göstermek için

건강한 식사를 위해 따로 결정내리실 필요 없죠.

masaya sağlıklı bir yemek getirilmesi için karar vermenize gerek olmasın.

또는 수다를 떨기 위해 그들을 붙잡기도 했습니다.

ve bazen, ayaküstü sohbetler için dururlardı.

그리고 낮에는 인공 불빛의 필요성을 줄이기 위해

hatta yapay ışık kullanımını azaltmak amacıyla

전 세계적 생존을 위해 필요한 것으로 받아들이며,

bireysel ayrıcalığımıza bir tehdit olarak değil de

우리는 이제 지구를 안정시키기 위해 진지해져야 합니다.

Gezegeni stabilize etmek konusunda ciddi bir yaklaşım sunmalıyız.

실제론 죽음을 피하기 위해 이 방법을 택했지만요

Ama gerçek şu ki bunu yapmanızın sebebi, ölü bir adam olmaktan kaçınmak.

그 소리를 내기 위해 부딪힌 다는 이야기죠.

saniyede 2000 kere titreşiyorlar.

그러기 위해 우리는 몇 가지 일을 합니다.

Biz de birkaç şey yapıyoruz.

안타깝게도, 엄마 물개는 적정 거리를 수영하기 위해

Ne yazık ki anne foklar tarafından bu ekstra mesafeye

미래 세대를 위해 양어장이나 농경지를 보존하는 대신

Devletler için de, balıkçıları ve tarım arazilerini

극심한 가난에서 벗어나기 위해 필사적으로 노력하고 있었습니다.

kurtarmaya çalışan yaşlılar kaldı.

‎포식자는 사냥감을 능가하기 위해 ‎고도로 진화해야 합니다

Yırtıcılar, avlarını alt etmenin karmaşık yollarını bulmak için evrimleşmek durumunda.

사람들은 고통에서 벗어나기 위해 발버둥 치고 있었고

İnsanlar zorluk ve acı çekiyordu,

인권 침해 사례를 보도하기 위해 목숨까지도 바치죠.

haber yapmak için yaşamını tehlikeye atanlar bile var.

많은 그의 장교들이 그를 따라잡기 위해 노력했다.

Personel memurlarının birçoğu yukarı.

반에 아이디어를 발표하기 위해 3분의 시간이 주어집니다.

Ve bir fikri sınıfa sunmadan önce yaklaşık üç dakikaları var.

그러던 중, 대회를 위해 해부학을 공부하는 동안

Böylece bir yarışma için anatomiye çalışırken

그들은 배움을 위해 노력해야 한다는 걸 알고,

Öğrenmek için çaba sarf etmeyi

우리 가족에게 도움이 되기 위해 어떻게 나타날까요?' 이렇게요.

ailemizin faydası için sana nasıl yardımcı olabilirim?

식물 성장에 최적화된 레이저를 개발하기 위해 노력하고 있습니다.

bitkinin büyümesi için özel hazırlanmış lazerler,

특허법 개선을 위해 노력하는 변호사 딸 사이에 말이죠.

arasında bir şeylerin kızışıp kızışmadığını soruyor.

우리는 미래를 이해하기 위해 책을 읽을 때가 있으며

Bazen geleceği anlamak için okuruz.

정글이 우리의 내일을 위해 어떤 도전을 남겨뒀을지 모르지만요

Yarın ormanın bize sunacağı maceraları kim bilir?

이런 배역들이 바로 저같은 사람을 위해 존재했던 것입니다.

Bunlar, benim gibi biri için var olan rollerdi.

먼저는 제 정체에 대해 익숙치 않은 분을 위해

Ne yaptığımı bilmeyenler için

우리는 달의 기원을 밝히기 위해 계속 노력하고 있었습니다.

ve Ay'ı nasıl yapacağımızı hâlâ çözmeye çalışıyorduk.

결국 본인과 가족들을 위해 장애수당을 받을 수 있었습니다.

Kendisi ve ailesi için engelleri vardı.

수천 명이 저녁 식사와 축하 행사를 위해 모입니다.

kutlama ve akşam yemeği için binlerce insan toplanır.

자유와 존중을 위해 싸우고 있는 자신들을 발견하고 있습니다.

acı çeken ve savaşan siyahi kitleler olarak görüyoruz.

왜 20%의 커플은 피임을 위해 콘돔에 의지할까요?

Neden doğum kontrolü için çiftlerin yüzde 20'si kondoma

자신의 정체를 숨기기 위해 많은 노력을 했다는 것이었습니다.

kimliğini gizlemek için olağanüstü önlemler almıştı.

모두가 이를 위해 수십 년간 노력했음에도 불구하고 말이죠.

için çalışsalar da tam olarak bu ideale göre yaşamıyoruz.

‎이를 이용하기 위해 ‎어떤 동물들은 ‎후각이 놀랍도록 진화했죠

Bundan faydalanmak için... ...bazı hayvanlar inanılmaz koku duyuları geliştirmiştir.

‎짝짓기가 끝나고 ‎암컷은 알을 낳기 위해 ‎땅속으로 향합니다

Çiftleşme sona erdi. Yumurtalarını bırakmak için yerin altına gidiyor.

‎알래스카 해안에서 ‎연어들이 산란을 위해 ‎상류로 향하고 있습니다

Alaska kıyılarında somonlar, nehrin üst taraflarındaki yumurtlama alanlarına yönelmiş.

1차 창작물을 주기 위해 스포츠 리그에 돈을 지불하고

spor liglerine size orijinal içerik sağlaması için para veriyorsunuz,

우리는 이걸 바꾸기 위해 무언가를 할 수 있습니다.

Bunu değiştirebiliriz.

그의 기본적인 생각은, 만약 모두가 사리를 위해 행동한다면

Temel fikri şu; herkes kendi çıkarına yönelik davranışta bulunursa

여러분은 유혹을 견디기 위해 기꺼이 비용을 지불할 것입니다.

Cazibeye rağmen pes etmemek için bedel ödemeye razısınızdır.

우리는 조합요법을 개발하기 위해 하시니 효과를 사용하고 있습니다.

ve Hasini etkisini kullanarak tümör büyümesini ve metastazı

최선의 교육을 보장하기 위해 필요한 모든 것을 쓰지.

en iyi eğitimi aldığını garanti etmek için ne gerekiyorsa harcıyorlar.

상당한 금액을 지원금과 소기업 대출자금을 위해 따로 준비해놨습니다.

bağış ve kredi için tonla para ayırdı.

이것을 위해, 그들은 '투사(projection)'라는 법을 썼습니다.

Bunu yapmak için, projeksiyon denilen bir işlemi kullandılar.

자 그러기 위해, 오늘 밤 두 개의 마술을 선보이겠습니다.

Bunun için, bu gece iki numara yapacağım.

우리가 살고 있는 힘든 시간을 잊기 위해 책을 읽거나

Kaybolmak, yaşadığımız zor zamanları unutmak

당연히 생존을 위해 망가진 환경에서 자신을 방어하려는 움직임 같습니다

orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.

건축, 도시 건축을 위해 사용한 다섯 개의 재료에 관해서요.

ne kadar çok şey öğrendiğimizi söyledim.

청년들이 미래를 위해 도전할 기회를 갖게 할 방안 말입니다.

Gençlere gelecekleri için savaşma şansı tanıyacak fikirler.

저는 정말 프리솔로가 되기 위해 어떤 준비가 필요한지 몰랐습니다.

Potansiyel bir serbest solo için hazırlanmayı bilmiyordum.

하나는 부자를 위해, 또 하나는 나머지 사람들을 위하는 식으로요.

zenginler için bir tane ve diğer herkes için bir tane.

보호 활동가들은 남은 코뿔소를 지키기 위해 노력을 강화 중입니다

Çevreciler geride kalan vahşi gergedanları kurtarmak için daha çok çalışıyor.