Examples of using "Się do" in a sentence and their turkish translations:
O, kalkış için hazırlandı.
çocuğun dünyaya gelmesinde yardımcı olan
Sadece işe başlayalım.
Tamam, tıklamaya hazır olun.
Kitapçıya kadar yürüyelim.
O, yenilgisini kabul etti.
O ona gülümsedi.
Eve acele et.
O, yolculuk için hazırlanıyor.
Okula geç kaldım.
Ateşin yanına gel.
O bir yolculuk için donanımlıydı.
O bir eve zorla girdi.
Onlar bir tartışmaya girdiler.
O yoldan geçen kişiye gülümsedi.
- Ben tartışmaya katıldım.
- Tartışmaya katıldım.
Öğle yemeği için hazırlanalım.
Okula hazırlanalım.
Otuz yaşına giriyorsun.
Kamera için gülümse.
- Bana mı gönderme yapıyorsun?
- Bana atıfta bulunuyor musun?
O, hatalarını kabul etti.
O, hatasını kabul etti.
Ona alışacaksın.
Boston'a taşındım.
O gizlice onun arkasına yaklaştı.
- Size katılabilir miyim?
- Sana katılabilir miyim?
Konuyu, tam buradaki adama getireceğim.
Zorla öne geçmeye çalışıyor.
Dolayısıyla çalışmaya başladık.
Yakın zamandaki gidişi için hazırlandı.
Bunu okul için zamanında yapmayacaksın.
Dağ evine doğru gittik.
Sadako, onlara gülümsedi.
- Yalnız yaşamaya alışkınım.
- Tek başıma yaşamaya alışığım.
Kente nasıl ulaşıyorum?
Tom bebeğe gülümsüyor.
- Yalnız yaşamaya alışkınım.
- Tek başıma yaşamaya alışığım.
Kader bana gülümsedi.
O erken kalkmaya alışkındır.
Berlin'e ne zaman taşındınız?
Biz sadece onu yapmaya hazırlanıyoruz.
Dün hayvanat bahçesine gittim.
Bir tayfun Japonya'ya yaklaşıyor.
Ben sadece Boston'a taşındım.
Yatmaya gitmeliyim.
Tom Mary'ye geri döndü.
Sen eve nasıl gideceksin?
Okula geç kalma.
O, çevresine uyum sağladı.
Gemi limana doğru yöneldi.
Doktorun tavsiyelerine uydu.
Suçu kabul etmeyeceğim.
Kurallara uymanız gerekiyor.
Biz yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.
Buna alışmak zorundayım.
O her zaman bana gülümsüyor.
Ne yapmayı bitirdiğimizi merak ediyor musun?
Tom hatasını kabul etti.
Buna alışmak biraz sürecek.
Sonunu görebiliyorum. Neredeyse vardık.
Daha iyisini yapmalıyız.
Burada dört aşamaya geliyoruz.
Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.
Küresel okyanusa ulaşmanın bir yolunu bulabilir?
Acele et. Okula geç kalacaksın.
O telefon ettiğinde biz tam ayrılmak üzereydik.
Onun dönecek kimsesi yoktu.
O seyirciye yumuşak bir sesle hitap etti.
O seyircilere yumuşak bir sesle hitap etti.
- Yakında buradaki havaya alışacaktır.
- Kısa sürede buradaki iklime alışacaktır.
Bize katılacağına güveniyorum.
Yakında Japon yemeklerini yemeye alışırsın.
Ben tavsiye için ona döndüm.
Niçin okula her zaman geç kalıyorsun?
Yeni duruma hızlıca uyum sağladı.
Bir yabancı benimle konuştu.
Bizim gemi limana yaklaştı.
Kısa sürede Japon yemeklerine alışacaksın.
Gizlice onun arkasına yaklaştım.
Onlara katılmamı istiyorlar.
Tom bir hokey takımı kurdu.
Tom evime zorla girdi.
Tom hızla kapıya yöneldi.
Derse çalışmalıydın.
Tom'un eski evine taşınıyorum.
Buna asla alışmayacağım.
Geç saatlere kadar çalışmaya alıştık.
Tom Mary'nin evine zorla girdi.
- Seni ilgilendirmez.
- Kendi işine bak!
Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
Tom kimseyle konuşmaz.
Onunla bağlantı sağlayamıyorum.
Onunla bağlantı sağlayamıyorum.
Tom yakında seni arayacak.
Ben Tom'un yeni saç stiline alışıyorum.