Examples of using "«Извините" in a sentence and their turkish translations:
Affedersin!
- Lütfen beni affet.
- Affedersiniz.
Üzgünüm...
Üzgünüm.
Üzgünüm çocuklar!
Affedersiniz, ben kayboldum.
Üzgünüm, çocuklar.
Maalesef suç unsuru
Üzgünüm.
Kusura bakma, kapalıyız.
- Bayramlık ağzımı açtıracaklar bana.
- Ağzımı bozacağım ama.
Affedersiniz, içeri girebilir miyim?
Affedersiniz. Adınız nedir?
Kusura bakmayın, ben kayboldum.
Geç kaldığımız için üzgünüm.
Üzgünüm, ilgilenmiyorum.
Affedersiniz, ben geliyorum.
Gecikme için özür dilerim.
Affedersiniz. Saat kaç?
Affedersiniz. Metro nerede?
Üzgünüm kapalıyız.
Affedersiniz, bunların maliyeti nedir?
Üzgünüm, gitmek zorundayım.
Maalesef, bozuk param yok.
Seni beklettiğim için üzgünüm.
Pardon, bir ricam olacak.
Rahatsızlık için bizi affet.
Affedersiniz, geçebilir miyim?
Üzgünüm, ama onlar stokta yok.
Affedersin, adın ne?
Üzgünüm, hiç boş yerimiz yok.
Anlamadım !!
Affedersiniz, Tom'u arıyorum.
Affedersiniz, Tom bugün burada mı?
Affedersiniz, o koltuk alınmış mı?
Affedersiniz. Geçebilir miyim?
Üzgünüm, yanlış numara çevirdiniz.
Üzgünüm, bu özel bir parti.
Üzgünüm bu satılık değil.
Affedersiniz, bizim de acelemiz var.
Affedersiniz, burada mı çalışıyorsunuz?
Affedersiniz, zamanınız var mı?
Affedersiniz, kütüphane nerede?
Affedersiniz, plaj nerede?
Üzgünüm, burada bir yabancıyım.
Şimdi, lütfen bana izin verin.
Üzgünüm, gitmeliyim.
- Affedersiniz, fırın nerede bulunuyor?
- Pardon, fırın ne tarafta acaba?
Üzgünüm, Tom zaten gitti.
Affedersiniz, ama o benim raketim.
Üzgünüm. Yanlış numarayı çevirmiş olmalıyım.
Üzgünüm, sınırımı aşmak istemedim.
Üzgünüm, çok endişeliydim.
Affedersiniz, ama pencereyi açabilir miyim?
Bana bir dakikanızı ayırın.
Üzgünüm, yanlış numara çevirdim.
Üzgünüm, sadece yardım etmek istemiştim.
Affedersiniz, ben çok meşgulüm.
Pardon, Tom siz misiniz acaba?
- Affedersiniz. İngilizce konuşur musunuz?
- Affedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?
Üzgünüm, ona yardım edemedim.
Üzgünüm ama anlamıyorum.
Üzgünüm, bu bir daha olmayacak.
Bana biraz izin verir misiniz?
Bize biraz izin verir misiniz?
Öfkeden çıldırdığım için üzgünüm.
Affedersiniz, hangi yol postaneye gider?
Bana bir saniye izin verin.
Affedersiniz.
Sizi sabah çok erken aradığım için lütfen beni bağışlayın.
Affedersiniz, bir kaleminiz var mı?
Affedersiniz, bunun maliyeti nedir?
Affedersiniz. Amerikan elçiliği nerede?
Üzgünüm ama zaten kazandım.
Affedersiniz, bunların maliyeti nedir?
Hey, seninle bir saniye konuşabilir miyim?
Üzgünüm fakat seni iyi duyamıyorum.
Sözünüzü kestiğim için bağışlayın.
Affedersiniz, bu kazak ne kadar?
Kusura bakmayın, tanımadığım insanların içeri girmesine izin vermem.
- Özür dilerim.
- Üzgünüm.
- Beceriksizliğimi affedin.
- Sakarlığımı affet.
Lütfen beni bağışlayın, gitmek zorundayım.
Sizi çok beklettiğim için üzgünüm.
Seni bu kadar uzun süre beklettiğim için üzgünüm.
Maalesef sizler yüzünüzden bekledi,
Sana çabucak cevap vermediğim için üzgünüm.
Mike ile konuşabilir miyim, lütfen.
Anlamadım, Lütfen tekrarlar mısınız?