Examples of using "¡al" in a sentence and their turkish translations:
Bunu yuvaya geri koy.
Köpek oracıkta öldürüldü.
Yaralıyı hastaneye taşıyın.
Polisi gördüğünde, o kaçtı.
Polisi gördüğünde, kaçtı.
Sadede gel!
Otobüse binin.
Biz hırsızı ele geçirdik.
Hayvanat bahçesine gidelim.
Arabaya bin.
Havaalanına vardığımda onu aradım.
Hastaneye git.
Hayvanat bahçesine gittim.
Kediyi bulun.
Ata bin.
Sadede gel.
Polise sor.
Onu suya at!
Kulübe hoş geldiniz.
911'i arayın!
Arabaya geri dön.
Garaja git.
- Cehenneme hoş geldin!
- Cehenneme hoş geldiniz!
Hırsızı bir ağaca bağladılar.
Biz beyzbol oynadık.
FBI'ı ara.
Konuya sadık kal.
Arabayı izleyin.
Onlar mahkemeye aynı tanığı çağırdılar.
Bay Takahashi'yi tanıyor musunuz?
- Gerçek dünyaya hoş geldin!
- Gerçek dünyaya hoş geldiniz!
- Her gün bir elma, doktoru uzak tutar.
- Günde bir elma, doktoru uzak tutar.
Onu açtığımda,
bir şekilde uzak durabileceğiniz kanısı.
saklambaç
Siktir et onu!
S*ktir et, bu kadar. Sonuna geldik.
Biz suçluyu biliyoruz. Katili de biliyoruz.
Sonuçta, sen haklısın.
- Süper markete gittim.
- Süpermarkete gittim.
Ben çikolata ve dondurma bağımlısıyım.
Havaalanına vardığımda uçağın kalktığını gördüm.
Bir ayda ne sıklıkta sinemaya gidersin?
Adam futbol oynamayı seviyor.
Sonunda vazgeçtim.
Tenis oynamak için parka gittim.
Futbolu beyzbola tercih ederim.
Ayda bir kez kuaföre giderim.
Hükümet sonunda insanları dinliyor.
Tenis oynamayı mı yoksa golfü mü tercih edersiniz?
Polisi görünce koşmaya başladılar.
Nehre vardığımızda bir serinlik hissettik.
Ben bankaya gidiyorum.
Ayda bir kez sinemaya giderim.
Sinemaya mı yoksa tiyatroya mı gitmek istersin?
Tenis oynamayı mı yoksa golfü mü tercih edersiniz?
Ayda bir kez berbere giderim.
Ben kedinin içeri girmesine izin verdim.
Bakkal, manav, ekmekçi, sütçü ve başkalarına da ödeme yapmalıyım.
Bu yüzden helikopteri çağırıp bu zehri hızlıca hastaneye ulaştırmalıyız.
şafak vakti Napolyon'un sağ kanadına ulaştı.
- Teniste iyi misin?
- İyi tenis oynar mısın?
O, kediyi korkutup kaçırdı.
O, buna karşın geçmedi.
Biz sinemaya gidiyoruz.
Kediyi bugün veterinere götürmek zorundayım.
Tenis ve golf oynamaktan hoşlanırım.
Beyzbol oynayalım.
Mary garsona hakaret etti.
Toza alerjim var.
Adamı görmedin mi?
Onun hakkında konuşmak ister misin?
911'i arama! 112'yi aramak zorundasın.
Tenis oynadım.
Susuzlara su ve açlara yiyecek ver.
Ayda en az bir kitap okumalıyız.
Buna karşın haklıydı.
- Eskiden tenis oynardım.
- Önceden tenis oynardım.
Eskiden tenis oynardım.
Muhtemelen polen veya toza alerjin var.
Sonuç olarak o gelmedi.
Okula gitmelisin.
Ayda en az bir kez sarhoş olurum.
- Polene alerjim var.
- Polen alerjim var.
Beyzbol oynamak için parka gittik.
Polis adamın bankaya girdiğini gördü.
Başta zordu.
Tom günde en az bir film izler.
- Mısıra alerjim var.
- Mısır alerjim var.
- Mısıra karşı alerjim var.
Sinemaya gitmek ister misiniz?
Sonuçta hiçbir şey olmadı.