Examples of using "Jóvenes…" in a sentence and their turkish translations:
Biz gençtik.
Onlar genç.
Biz genciz.
Onlar hâlâ genç.
Hâlâ gençsin.
- Siz genç erkeksiniz.
- Siz genç erkeklersiniz.
Onlar hâlâ genç.
genç olduklarını ve hepsinin İskandinav olduğunu gösterdi.
Onlar genç ve sağlıklıdırlar.
Sigara içenler genç ölür.
Artık genç değiliz.
- Onlar genç iken evlendiler.
- Onlar gençken evlendiler.
Gençler var çoktan yaşlanmış, yaşlılar var genç kalmayı başarmış. Ben bu sondaki kategorideyim.
Gençken masum bir cesaretimiz olur,
Ayrıca gençler bana
Bu hareketin ismini bizzat gençler koydu.
Gençler bize çıraklık, iş başında eğitim
Genç insanların erdemleri yoktur.
Onlar gençken evlendiler.
Arkadaşlarım genç değildir.
Bir zamanlar hepimiz gençtik.
O zaman daha gençtik.
Genç insanlar macerayı severler.
Japonya'daki birçok genç insan kahvaltıda ekmek yer.
Gençler göç ettiğinden,
Yarısından çoğu gençlerden oluşuyor.
İki genç kız mutlu bir şekilde gülümsedi.
Dükkân genç insanlarla doluydu.
İspanya'da birçok genç insan işsiz.
Onlar genç iken evlendiler.
Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli.
Bu özellikle genç insanlar için tasarlanmıştır.
Kendinizi genç hissediyor musunuz?
Birçok genç erkek savaşa gitti.
Genç kızlarla çevrili olarak oturuyordu.
Birçok genç Romalı Yunanistan'a gitti.
Seyahat genç insanları eğitir.
Yirmiden fazla erkek çocuğu oraya gitti.
Dünyanın her yerindeki başarılı genç insanlar gibi
ve yüzlerce oğlanı ve genç erkeği öldürmüştü.
Bir virgül sekiz milyar genç kız ve erkek
Dünyanın herhangi bir yerinde gençlerin kendi dilerinde
...pek bu gençlerin dişine göre değil.
Onlarca genç insan gösteriye katıldı.
Film, gençler arasında popüler.
Savaşta pek çok insan genç yaşta öldü.
- Onun romanları genç insanlar arasında popülerdir.
- Romanları gençler arasında popülerdir.
Çoğu genç insanın cep telefonu vardır.
Benim ebeveynim artık hiç genç değiller.
- Parkta birçok genç çift vardı.
- Parkta birçok genç çift bulunuyordu.
Gençlerden oluşan bir grup yaşlı adama saldırdı.
Genç olduğumuz zamanları düşünüyordum.
Mahalle genç çiftlerle doluydu.
Yarın Avrupa'dan iki tane genç Esperanto konuşanı geliyor.
Çalışanlarımızın çoğu genç.
Tom ve Mary çok genç evlendiler.
Bu, genç insanlar için bir arabadır.
Bu genç erkekler ebeveynlerinden bağımsızlar.
Tom'dan iki yaş daha gençsin.
Genç ebeveynler sık sık çocuklarını şımartırlar.
Gençler büyüklerinin deneyimlerine saygı göstermezler.
Umut ediyorum ki genç meslektaşlarımız insanoğlunun bu çok heyecan verici
ırkçılık üzerine konuşmaları için çok küçük olduklarını düşünebilir
Bunun cevabı için küçük ama büyüyen bir grup genç araştırmacıya ulaştım,
Dünya çapında her 10 çocuk ve gençten altısı
Daha çok toplulukta, dünyanın daha çok yerinde
gençleri bir şekilde desteklememiz mümkün mü?
Nüfusumuzun yüzde 25'i genç.
Bu kadar küçük puma yavruları nadiren görülür.
Gençken yıkmayı daha kolay buluyoruz.
Genç üyelerin daha aktif olmasını istiyorum.
Rock gençlerin müziğidir.
O şarkıcı genç insanlar arasında çok popüler.
Grup dört genç adamdan oluşturuldu.
Bu iş için sizin gibi genç erkekler gerekiyor.
Şarkıları gençler arasında iyi biliniyor.
O genç insanlarla çevrili olmaktan hoşlanıyor.
Artık genç değilsin.
Bu şarkıcı, genç insanlar arasında çok popüler.
Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
Gençlerin yapacağı bir şey yok.
Birçok genç erkek, aynı hataları işleme eğilimindedir.
Gençler yaşlılara karşı kibar olmalılar.
Bu ülkede birçok genç insan işsiz.
Bu köprü genç insanlar arasında ünlü oldu.
Bu kitaplar, genç okuyucular için uygun değildir.
Baktığın her yerde öpüşen genç çiftleri görebilirsiniz.
gençlerden karanlık gerçekliği gizler
okuyup yazamayan hiçbir ülke
yan yana çalışma imkânı ediniyorlar,
Küçükler susamaya başladı. Yenidoğan bitap düşmüş durumda.
Genç militanlara hep şunu söylerim,