Translation of "Çalışarak" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Çalışarak" in a sentence and their spanish translations:

Sıkı çalışarak gerçekleştirilir.

también requiere acción.

Servetini çok çalışarak biriktirdi.

Él reunió su fortuna con trabajo duro.

Yerel sağlık kuruluşları ile çalışarak

Trabajando con una organización local de la salud,

Fakat birlikte çalışarak bunu düzeltebiliriz.

Pero trabajando juntos, podemos arreglarlo.

Böyle az az, ortaklarımızla çalışarak,

Así que poco a poco, trabajando con nuestros compañeros,

Ve barış için birlikte çalışarak

y trabajar con ellos por la paz,

Bütün yaz çalışarak yiyecek biriktirir.

Trabajando todo el verano, acumula alimentos.

Dün bütün günü çalışarak geçirdim.

Ayer me quedé trabajando todo el día.

Tom çalışarak çok zaman harcar.

Tom pasa mucho tiempo estudiando.

Zamanımın çoğunu Fransızca çalışarak geçirdim.

Paso mucho tiempo estudiando francés.

Bütün günü Fransızca çalışarak geçirdim.

- Me pasé todo el día estudiando francés.
- Pasé todo el día estudiando francés.

Tom ders çalışarak bütün gece uyumadı.

Tom pasó despierto toda la noche estudiando.

Ben bütün sabahı İngilizce çalışarak geçirdim.

Pasé toda la mañana estudiando inglés.

Tüm hafta sonunu kütüphanede çalışarak geçirdim.

Me pasé todo el fin de semana estudiando en la biblioteca.

Zayıflamaya çalışarak jimnastik salonunda saatler harcadı.

Ella ha pasado horas en el gimnasio intentando perder peso.

Yardımcı olmaya çalışarak yaklaşık 20 yılımı harcadım.

e intentando ayudar a las personas a aumentar su suerte.

Tüm öğleden sonrayı Tom'dan sakınmaya çalışarak geçirdim.

Me pasé toda la tarde intentando evitar a Tom.

Bütün dünü o rapor hakkında çalışarak harcadım.

Ayer pasé todo el día trabajando en ese informe.

Bir bulmacayı birleştirmeye çalışarak zaman harcamayı seviyorum.

Me encanta pasar el tiempo intentando armar rompecabezas.

Tom çok uzun bir zamanını çalışarak gecirdi.

Tom pasó mucho tiempo estudiando.

Hızlı büyüyen psikoloji ve sosyal bilimler gövdesi üzerinde çalışarak

Basado en una creciente literatura de psicología y ciencias sociales,

Tom'un fikrini değiştirmesini ikna etmeye çalışarak zamanımı boşa harcamamalıydım.

No debí haber perdido mi tiempo tratando de convencer a Tom de cambiar de idea.

Mary giyecek uygun bir şey bulmaya çalışarak dolabına baktı.

- Mary miró en su armario tratando de encontrar algo adecuado para ponerse.
- Mary buscó en su armario algo adecuado que ponerse.

Tartışarak daha az ve çalışarak daha çok zaman harcayalım.

Pasemos menos tiempo discutiendo y más tiempo trabajando.

Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.

Nos acercamos, intentando entendernos el uno al otro, pero sólo nos herimos y lloramos.

Dün o kırık radyoyu tamir etmeye çalışarak iki saat harcadım.

Ayer pasé dos horas intentando arreglar esa radio rota.

Üç sırtlan birbirlerini ikna etmeye çalışarak bir daire içinde oturdu.

Las tres hienas se sentaron formando un círculo, razonando las unas con las otras.

-Bu sabahı nasıl geçirdiniz? -Çalışarak. Traktörü çalıştırıp otları biçtim. Çok gergindim.

Trabajando. Prendí el tractor para cortar pasto. Unos nervios bárbaros.

Yardım edilmek istemeyen insanlara yardım etmeye çalışarak zaman geçirmeye değer mi?

¿Merece la pena pasar el tiempo intentando ayudar a personas que no quieren que les ayude?

- Çalışarak harcadığından daha fazla zaman harcamalısın.
- Çalışmaya, daha fazla zaman harcamalısın.

Deberías pasar más tiempo estudiando del que ocupas.

Bilmeme gerek olmayan bir dili öğrenmeye çalışarak zamanımı boşa harcamayı tercih etmiyorum.

Prefiero no malgastar el tiempo intentando aprender una lengua que no necesito saber.

Bu şiir sessizlikte, kapalı gözlerle, kelimelerin boşlukta nasıl süzüldüğünü görmeye çalışarak okunur.

Estos poemas se leen en silencio, con los ojos cerrados, e intentando ver las palabras flotando en el vacío.

Kampanya sırasında Berthier ve İmparator sık ​​sık imparatorluk koçunda durmaksızın çalışarak birlikte seyahat

En campaña, Berthier y el Emperador viajaban a menudo juntos en el carruaje imperial,

Tom Mary'ye John'u yardım etmesi için ikna etmeye çalışarak zamanını boşa harcamamasını söyledi.

Tom le dijo a Mary que no perdiese su tiempo intentando convencer a John de que ayudara.

Tom, haftada sadece bir gün çalışarak Mary'nin o kadar çok parayı nasıl yapabildiğini anlayamadığını söylüyor.

Tom dice que no logra entender cómo se las apaña Mary para ganar tanto dinero trabajando sólo un día a la semana.

On aylık çok sıkı bir çalışmadan sonra, bazen ısıtılmamış bir kubbede gece boyunca çalışarak, Clyde Tombaugh Pluto adını verdiği bir nesne keşfetti.

Después de trabajar muy duro diez meses, a veces trabajando durante la noche en una cúpula sin calefacción, Clyde Tombaugh descubrió un objeto que denominó Plutón.