Translation of "الأكسجين" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "الأكسجين" in a sentence and their turkish translations:

ينتشر الأكسجين بسهولة عبر غشاء رقيق،

Oksijenin difüzyonu ince zarlarda daha kolay gerçekleşir

حتى أنه كان يعاني ليتنفس الأكسجين.

Oksijene bağlıyken bile nefes almakta güçlük çekiyordu.

الماء يتكون من الأكسجين و الهيدروجين.

Su, oksijen ve hidrojenden oluşur.

‫ربما يكون إشارة‬ ‫إلى عدم توفر الأكسجين.‬

Muhtemelen fazla oksijen olmadığından.

تطلق العوالق والكائنات المجهرية الأكسجين في الجو،

Plankton ve mikroorganizmalar atmosfere oksijen bırakıyorlar,

‫انخفضت مستويات الأكسجين الآن‬ ‫إلى مرحلة خطيرة.‬

Oksijen kritik seviyeye düşmüş durumda.

‫على القريدس العثور على طعام‬ ‫قبل نفاد الأكسجين تمامًا.‬

Tekenin, oksijen tamamen bitmeden yemek bulması gerek.

‫يخرج لاستنشاق الأكسجين من الهواء مباشرة.‬ ‫أخيرًا، تعود الشمس.‬

Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.

كما ترون، تحتاج الحياة إلى الأكسجين لمزيد من النمو والتركيب.

Büyümek ve karmaşık hale gelmek için yaşam oksijene ihtiyaç duyar.

فلونه عندما يحمل الأكسجين يختلف عن لونه عندما لا يحمله،

kandaki renk değişikliği,

‫من دون ضوء الشمس، ‬ ‫تنقطع طحالب البحر عن إنتاج الأكسجين.‬

Güneş ışığı olmayınca yosunlar oksijen üretmeyi bırakıyor.

عند الإطلاق ، تم ضغط الكبسولة بمزيج أكثر أمانًا من الأكسجين والنيتروجين.

Fırlatıldığında, kapsül daha güvenli bir oksijen-nitrojen karışımı ile basınçlandırıldı.

‫المشكلة هي أنه بمجرد ‬ ‫أن يقل الأكسجين الذي تحصل عليه‬ ‫يبدأ عقلك في خداعك.‬

Sorun şu ki daha az oksijen almaya başladığıızda, zihniniz sizinle oyunlar oynamaya başlar.