Translation of "التركيز" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "التركيز" in a sentence and their turkish translations:

حدد التركيز الداخلي الخاص بك.

içsel odak noktanızı tanımlayın.

التركيز المنتظم من أسئلة المستثمرين

Yatırımcı sorularının düzenleyici odağı,

أطفأ التلفاز. لا يمكنني التركيز.

Televizyonu kapa. Konsantre olamıyorum.

يجب علينا التركيز بشكل أكبر

daha çok, diğer insanlar için ve

التركيز على ما هو قيّم

Değerli olan şeyi yapmaya odaklanmak

ولكنه لا يستطيع التركيز بسبب الموسيقى.

fakat müzikten ötürü odaklanamıyor.

لا يمكنني التركيز عندما تكون هنا.

Sen buradayken konsantre olamam.

لا يمكنه التركيز على عمله الأكاديمي.

O, akademik işlerine konsantre olamaz.

هذا سيقلل باستمرار من قدرتك على التركيز.

bu senin konsantrasyon kapasiteni kalıcı olarak azaltabilir.

وغالبًا ما يساعدنا على التركيز بطرق إيجابية.

prefrontal kortekste çok şey olur.

- أحتاج إلى التركيز.
- أحتاج إلى أن أركز.

Yoğunlaşmam gerekiyor.

إنه يجعل من الصعب التركيز أو التمسك بوظيفة،

Odaklanmayı ve çalışmayı sürdürmeyi zorlaştırır

مع الكثير من التركيز على الجسم والشكل الخارجي،

Vücutların ve düş görünüşün o kadar çok üzerinde duruyoruz ki

تغير من التركيز على الشروط الموضوعية لشروط ذاتية.

Merkeze nesnel koşullar yerine öznel koşullar geldi.

وبما أن السيناريو الأفضل في التركيز على الوقاية

Kaçınmacı odak için en iyi durum senaryosu

يجب علينا التوقف عن التركيز على اهتماماتنا بكثرة،

ilgilerimize bu kadar çok odaklanmayı bırakmalıyız.

يجب علينا البدء من خلال التركيز على السمات الصحيحة.

buna doğru özelliklere odaklanarak başlamalıyız.

بينما التركيز على التنمية يجعلنا نسير في الإتجاه الصحيح.

yönelimci odak ise doğru yöne doğru yüzmemizi sağlamaktadır.

أدى الى حاجتنا الى التركيز في التدقيق على الحقائق

gerçekleri kontrol etmenin üzerinde çok daha fazla durulmasına yol açtı.

ومن ثم نتحرك لتحويل التركيز الصوتي إلى بقعة أخرى.

Sonra da sonik odak noktasını başka bir bölgeye taşıyabiliriz.

لكن التركيز الرئيسي لجهود الحرب الرومانية هو على تربة الوطن

Ancak Roma'nın asıl odak noktası kendi topraklarında.

لم أيقظتني لتخبرني شيئًا بهذه الأهمية؟ الآن، لن أستطيع التركيز على عملي البتّة!

Niçin o kadar mühim bir şeyi söylemek için beni uyandırdın? Şimdi, asla işime konsantre olamayacağım.

اختار هاوكنغ التركيز على الرياضيات والفيزياء، رافضا بهذا حث والده الطبيب إياه على دراسة الطب.

Tıp öğrenimi yapması için onun doktor babasının teşvikini reddettikten sonra Hawking onun yerine Matematik ve fizik üzerinde konsantre olmayı seçti.