Examples of using "التركيز" in a sentence and their turkish translations:
içsel odak noktanızı tanımlayın.
Yatırımcı sorularının düzenleyici odağı,
Televizyonu kapa. Konsantre olamıyorum.
daha çok, diğer insanlar için ve
Değerli olan şeyi yapmaya odaklanmak
fakat müzikten ötürü odaklanamıyor.
Sen buradayken konsantre olamam.
O, akademik işlerine konsantre olamaz.
bu senin konsantrasyon kapasiteni kalıcı olarak azaltabilir.
prefrontal kortekste çok şey olur.
Yoğunlaşmam gerekiyor.
Odaklanmayı ve çalışmayı sürdürmeyi zorlaştırır
Vücutların ve düş görünüşün o kadar çok üzerinde duruyoruz ki
Merkeze nesnel koşullar yerine öznel koşullar geldi.
Kaçınmacı odak için en iyi durum senaryosu
ilgilerimize bu kadar çok odaklanmayı bırakmalıyız.
buna doğru özelliklere odaklanarak başlamalıyız.
yönelimci odak ise doğru yöne doğru yüzmemizi sağlamaktadır.
gerçekleri kontrol etmenin üzerinde çok daha fazla durulmasına yol açtı.
Sonra da sonik odak noktasını başka bir bölgeye taşıyabiliriz.
Ancak Roma'nın asıl odak noktası kendi topraklarında.
Niçin o kadar mühim bir şeyi söylemek için beni uyandırdın? Şimdi, asla işime konsantre olamayacağım.
Tıp öğrenimi yapması için onun doktor babasının teşvikini reddettikten sonra Hawking onun yerine Matematik ve fizik üzerinde konsantre olmayı seçti.