Examples of using "الجميلة" in a sentence and their turkish translations:
böyle güzel bir teknoloji varken
ve arkadaki mavinin hoş katmanlarına dönelim.
Bunlar işe yarar şeyler.
o güzel 'kayıklara' binip gittiler
Sana güzel şehrimi göstermek istiyorum.
Bu sakin, muhteşem hayvanlardan şunu öğrendim;
Bu güzel, kırılgan uygarlık draması.
Eski güzel günler hakkında konuşmak istiyorum.
ve bırakalım topluluklara ulaşıp bu güzel bahçeleri yapsınlar,
güzel enerji de artış var devam et demişti
Londra'da birçok güzel park vardır.
Bu kasabada birçok güzel bina vardır.
Güzel karım tüm bu yolculuk boyunca benimle birlikteydi.
O güzel kız kim?
Japonya güzel şehirlerle doludur. Örneğin, Kyoto ve Nara.
Bu güzel katilleri daha da tehlikeli yapan kendilerini gizleme güçleri.
Sami hayatın güzel şeylerinden zevk alıyordu.