Translation of "الواضح" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "الواضح" in a sentence and their turkish translations:

من الواضح أنك مخطئ.

- Açıkçası yanılıyorsun.
- Belli ki yanılıyorsun.

من الواضح أنه على الحقّ

Onun haklı olduğu açıktır.

حسنًا ، من الواضح أنه خيال كامل.

Biliyorsun, belli ki tam bir kurgu.

الواضح، هو من يقع عليه اللوم.

Açıkçası, o suçlanacak.

من الواضح جداً أنني أعرف ذلك بنفسي.

O kadar net ki ben de öyleyim, kendimden biliyorum.

من الواضح أنه لا يوجد دب قطبي

belli ki içinde kutup ayısı yok,

ومن الواضح الآن أن هؤلاء الأطفال المحرومين

ve şimdi bu açıktır ki bu dezavantajlı çocukların

والمعنى الواضح هو أن الملك الميت أرسلها.

Ve bariz ima, onu ölü kralın göndermesidir.

- واضح أنّه مذنب.
- من الواضح أنّه مذنب.

Açıkçası, o suçlu.

لقد كان من الواضح أنها في ألم.

O belli ki acı çekiyordu.

لقد كان من الواضح أنهُ في ألم.

Onun acı çektiği belliydi.

من الواضح أنها لا تعني شيئاً للسياسيين ولمجتمعنا.

o okul sistemi içinde gerçekleri öğrenmenin ne anlamı var ki?

‫من الواضح أنها تستخدم هذا الكهف كملاذ لها.‬

Muhtemelen bu mağarayı sığınak olarak kullanıyorlar.

وقد افترض كانون فيما يتعلق بهذا الافتقار الواضح للسيطرة،

Cannon'ın açıklamasına göre bu algısal kontrol eksikliği,

‫من الواضح أنه في يوم كهذا‬ ‫الشمس ليست مشرقة.‬

Hem de böyle bir günde güneş de olmaz.

من الواضح أن هذا العمل ليس لك. ماذا تريدين فعله؟"

Bu sana kasten yapılmadı. Ne yapmak istiyorsun ?"

‫ومن الواضح أنه في يوم مثل هذا،‬ ‫الشمس لا تشرق.‬

Hem de böyle bir günde güneş de olmaz.

ذهبت إلى المنزل وكان هناك رسالة عند الباب الواضح أنها شيء رسمي،

Eve gittim evde kapıda bir tane pusula, resmî bir şey olduğu belli,

بحلول أغسطس ، كان من الواضح أن خطوط إمداد الجيش الكبرى كانت على وشك الانهيار ،

Ağustos ayına gelindiğinde, Grande Armée'nin ikmal hatlarının kırılma noktasında olduğu açıktı

لم يكن ناي مجرد تكتيكي فطري ، ومن الواضح أنه محصن ضد الخوف أو التعب ...

Ney sadece içgüdüsel bir taktikçi değildi ve görünüşe göre korku ya da yorgunluğa karşı bağışıktı…

وتختلف تقديرات الضحايا بصورة عشوائية، ولكن من الواضح لقد عانى كلا الجانبين خسائر كارثية.

Kazazedelerin tahminleri çılgınca değişir, ancak açıktır her iki taraf da felaket kayıplarına uğradı.

من الواضح أن هذا لا يمكن أن يكون عمل شخص واحد. لهذا فإن تتويبا مشروع تعاوني.

Açıkçası, bu bir kişinin işi olamaz. Tatoeba'nın işbirlikçi olmasının nedeni budur.

بحلول عام 1804 ، كان من الواضح أن كل شيء قد غُفِر - تلقى لانز أخبارًا عن تعيينه مشيرًا

kısa, olaylı bir büyü . 1804'te her şeyin affedildiği açıktı - Lannes , yeni Fransız imparatorluğunun Mareşali

فشل حنبعل في إثارة معركة مفتوحة وعلى الرغم من النهب الشاسع الذي تم تنفيذه، كان من الواضح

Hannibal'ın açık savaş tahrikleri başarısız olmuştu ve elde edilen o kadar yağmaya karşın kesin olan...