Translation of "دور" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "دور" in a sentence and their turkish translations:

‫دور الرسول.‬

Hepinizin oynadığı bir rol hakkında istirhamda bulunuyorum:

أتى دور كين.

Ken'in sırası geldi.

هنا يأتي دور التأمل.

İşte bu noktada meditasyon devreye giriyor.

وهنا جاء دور السامريون

Ve o anda İyiliksevenler devreye girdi.

وهنا يأتي دور الصين.

İşte bu noktada Çin devreye giriyor.

وهنا يأتي دور التربة.

İşte toprağın devreye girdiği yer:

في أي دور تسكن؟

Hangi katta oturuyorsun?

وبينما كان البابايلان دور أنثوي،

Babaylan bir kadın rolü olmasına rağmen,

وهنا يأتي دور مشروع الكفالة.

Bu noktada projemiz devreye giriyor.

دور الثقافة غير قابل للقياس.

Kültürün rolü çok büyük.

لدي الجميع دور يقوم به.

Burada hepimizin bir rolü olabilir.

وهنا حيث يأتي دور التحالف.

İşte arkadaşlık burada devreye giriyor.

كنت في دور عرض للسينما.

Ben sinemadaydım.

ولما لها دور إلى هذا الحد؟

Bu duygular neden çok önemli?

حسناً، هنا يأتي دور اقتصادنا المشترك،

Bu durumda paylaşma ekonomimiz devreye girer

وعندها يلعب الثلج دور كوخ الأسكيمو

Sonra buz adeta bir iglo halini aldı,

تلعب ريتشي دور ريتش على إصبعها

Richie Rich'i parmağında oynatır sonrada

لأن دور المدرسة ليس مجرد اكتساب المعرفة؛

Çünkü eğitimin amacı sadece bilgiyi iletmek değildir;

التي تفوز بجائزة "إيمي" على دور بطولة.

12 yıl geçti.

وهو ما يزيد من هيمنة دور الوسطاء.

Bu akım çok, çok daha güçlü aracı kurumlar yaratıyor.

وبالطبع لها دور حاسم في التئام الجروح.

ve yara iyileşmesi için kesinlikle çok önemliydi.

في الواقع لعبت دور شخص سيئ هناك

orada ise kötü bir adamı oynadı aslında

لعب دور رجل غريب في الفيلم المسكين

yoksul filminde gariban bir adamı oynadı

تلعب وسائل التواصل الاجتماعي دور رئيس هنا، أيضًا.

Sosyal medya da büyük rol oynuyor.

وأخيرًا، أخيرًا، أخيرًا يستطيعون لعب دور الموجه داخل تاكسي.

takside patronculuk oynayabilecek insanların ilgisini çekti.

بعد أربع سنوات، عندما حصلت على دور "بيتي القبيحة،"

Dört yıl sonra, Çirkin Betty'yi oynamaya başlayınca,

في الواقع كان لها دور غير ضروري لمجرد التسلية

sadece eğlence olsun diye gereksiz bir rolu vardı aslında

الفيلم الذي أخذه كأول دور رئيسي هو فيلم salako

ilk başrol olarak aldığı film ise salako filmi

من عبور النهر مطلقًا. اقتصر دور المارشال على محاولة

asla nehri geçemedi. Mareşal'in rolü,

لكن أحد دور الأيتام التي زرتها كان فقيرا للغاية.

Fakat gittiğim yetimhanelerden biri, son derece fakirdi.

لاستعادة دور مدير الاستخبارات الوطنية بصفته مزوداً غير مسيس

ihtimalinin ışığında, on yedi özel istihbarat teşkilatı için etkili bir orkestra

لن تستطيع القيام بذلك وحدك. وهنا يأتي دور المقربين منك.

Bunu kendi başınıza yapamazsınız. O zaman arkadaşlarınız geliyor.

‫مثالية لنحت الخشب.‬ ‫هذا الإصبع المرن لديه دور آخر يلعبه.‬

Ağaç kemirmek için birebir. O esnek tırnağın işlevi vurmayla bitmiyor.

مواضيع تفعيل دور المرأة بالمجتمع لكنها بقيت في الظل مع

isimler almış ama gölgede kalan

بيئتنا أيضًا لها دور في تحديد إن كنا سنختنق أم سننجح.

çevresel faktörlerden de kaynaklanır.

و لكن ارتداء أقنعة الوجه بشكل صحيح يمكنه لعب دور أيضاً:

Fakat yüz maskelerinin doğru takılması da bunda bir rol oynayabilir.

مائة الف مدنيٍ مشرد بلا مأوى. وهنا جاء دور المصعد الجبار. بعد

yaklaşık iki yüz milyon dolar olarak tahmin edilen bir kayıp ve üç yüzden fazla mağdur

أعرف أن كان هنالك الكثير مما دور في عقلي الصغير ذو عشر سنوات.

10 yaşındaki küçük aklımdan çok şey geçiyordu.

واعتمدت على قبول بيرتيير الكامل لدوره المرؤوس: لم يلعب أي دور في وضع

oldukça etkili bir çalışma ilişkisi kurdular. Bu ilişki Berthier'in ikincil rolünü tam olarak kabul etmesine