Examples of using "سوق" in a sentence and their turkish translations:
Kahve için büyük bir pazar var.
Borsaya bakalım mesela.
Borsa çok hareketlidir.
En yakın süpermarket nerede?
Borsa bugün düştü.
O, borsada bir servet kaybetti.
iş dünyasındaki en büyük jenerasyon oldular.
Borsamız tepetaklak gitti
Açık hava pazarında alışveriş yapmak bir mağazanın içinden daha az risklidir.
Borsanın durumunun farkında mısınız bilmiyorum
AVM veya pazar alışverişleri...
Borsayla uğraşan insanlar bilir. Bu neredeyse imkansızdır.
Borsaya 800 dolar ile başlayıp iki hafta sonra 350 milyon dolar para kazanmıştı
Hiçbir market dezenfekte ettiğini bize lanse etmiyor. Ya da daha kötüsü dezenfekte bile yapmıyor.
Borsa bu yıl birkaç kez, tek bir gün içinde % 1'den fazla düştü.
Şu an ben evime alışveriş yapmayı düşünüyorum ve gidebilecek bir market bulamıyorum. Güvenli değil çünkü.
Bir süpermarkette yarı zamanlı çalışırken, oysa diğerleri değilken bazı müşterileri çok kibar buldum.