Translation of "طريقه" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "طريقه" in a sentence and their turkish translations:

مات في طريقه للتصوير

çekime giderken hayatını kaybetti

‫لكن الذكور الخبيرة تعترض طريقه.‬

Fakat daha tecrübeli erkekler yolunu kesiyor.

‫شقائق النعمان اللاسعة تعترض طريقه.‬

Sokucu denizşakayıkları engel teşkil ediyor.

ما افضل طريقه لحل المشكله

Sorunu çözmenin en iyi yolu nedir?

كان سامي في طريقه للمغادرة.

- Sami terk ediyordu.
- Sami ayrılıyordu.

وربما يكون الشخص الكبير في طريقه ،

ve büyük olan yolda olabilir,

ولا توجد طريقه معينة لإرجاع ذاك الشعور".

ve onları geri getirmenin bir formülü yok."

والتقى بجيش بيريسفورد الأكبر في طريقه في ألبويرا.

ve Albuera'da yolda Beresford'un daha büyük ordusuyla karşılaştı.

يجد دائمًا طريقه لجعل الجواب يناسب وجهة نظره.

her zaman başarabilen bir arkadaşı vardır.

‫نجوم ساطعة ومجموعات نجمية...‬ ‫للاهتداء إلى طريقه بدقة تامة.‬

Parlak yıldızlar ile takımyıldızlarının. Böylece nokta atışıyla yerini bulur.

‫سنعود إلى خيار "المطاردة".‬ ‫سأحاول أن أعترض طريقه من هنا.‬

Kovalama seçeneğine döneceğiz. Yolunu kesmeye çalışacağım.

شق رسول عثماني طريقه عبر الأرض باتجاه نيكوبوليس، متسللًا عبر

Osmanlı kuryesi Niğbolu'ya doğru ilerledi,

فالمعظم ينظر إلى الأفكار الجديدة التي تعترض طريقه ويحكم عليها.

Çoğu insan ortaya çıkan yeni fikirlere bakar ve onları yargılar.

في طريقه من التلمذة إلى الإتقان ، سيده الآن أدرجه في مشروع

Çıraklıktan ustalığa doğru giderken ustası ona artık bir projede yer verdi

منذ بضع شهور خلت، كنت على متن قارب شراعي يشق طريقه عبر المحيط الهادئ،

Birkaç yıl önce, Pasifik'te San Francisco'dan Hawaii'ye

إن محاولة شق طريقه عبر أي من هذه النقاط المحصنة ستكون خطيرة بالنسبة لحنبعل

Bu tahkim edilmiş noktalaradan zorlamayı denemek Hannibal için tehlikeli olacaktı...

وفي أوائل عام 1462 ، بينما كان في طريقه لعبور نهر الدانوب المتجمد توقفت فرسان والاشيا

1462 başlarında, Eflak ordusu, donmuş Tuna önüne