Examples of using "ليسوا" in a sentence and their turkish translations:
Onlar çiftçi değil.
- Onlar hazır değiller.
- Hazır değiller.
Onlar henüz burada değil.
Kendilerine nazik davranmazlar.
verideki değişim oranlarına dair herhangi bir argümanı
onlar Allah'ın gösterdiği yola değilde
bizim dünyadan gördüğümüz gibi de değiller üstelik.
Kültürel olarak Yunan değiller sonuçta."
Biz doğuştan iyiyiz, onlar değil,
Ayrıca yeniliklere açık olmadıklarını düşünüyorum.
ancak çoğu insan düşündükleri kadar sezgisel değildir.
%80'nin yetim olmaması gerçeğine rağmen.
Onların zaten üç tane kedisi var, başka birine ihtiyaçları yok.
Sıkıntılı olduklarını veya iyileşmeleri gerektiğini söylüyoruz.
bugünkü oyunculara bir bakın çoğu samimi gelmiyor bize
beyaz insanların dörtte üçünün beyaz olmayan arkadaşları yok.
ancak bir süre sonra fark ettim ki bu durumdan herkes hoşnut değildi