Examples of using "يهم" in a sentence and their turkish translations:
- Bu önemli değil.
- Önemli değil.
- O önemli değil.
- Önemi yok.
Önemli mi?
Benim için fark etmez.
fark etmez ben arabayı kullanırım dedi
Ne düşündüğümün önemi var mı?
- Önemli değil.
- Mühim değil.
dünyada nerede olursanız olun,
ve ne yaptığımızın önemli olmadığını söylüyor
Fausto'nun kaderi de onlar için önemli değildir.
Kimin çıkardığı da mühim değil
Ve sonunda, belki de önemli değil.
Neyse sorun değil. Öğle vakti.
o dili ne kadar iyi anladığın
göbeklitepeyi asıl önemli yapan şey ise şu
hem yer değiştirse ne fark eder ki?
Ve ya birinin çıkarıp çıkarmadığı da mühim değil
önemli olan grubun yaşamasıdır
Senin burada olman önemli bir şey.
''Elbette tutku önemli olan tek şey değil
Kaç kere yaptğının önemi yok;
Ama sadece öğrenmeden önce uyumak önemli değil
Gelecek için önemli olan şeyleri ölçmüyoruz.
bunun parayla ilgili olduğu algısını sona erdiriyorlar.
Gerçekten önemli olan ne kadar iyi olabileceğin.
Asıl önemli olan şey, menopozda oldukları gerçeğiydi.
Virüsten korkulmaması gerekiyor çok da önemli değil
Ve kim olmayı seçtiğin de her şey demektir.
Yüzlerine kaç tane sanal VR gözlüğü yapıştırırlarsa yapıştırsınlar
yetimhanem her ne kadar güzel olsa da
ama kimin kimle nasıl bir dostluk yaptığı da kimseyi ilgilendirmez
Ne yaparsan yap önemi yok, elinden geleni yapmak zorundasın.
Neresinde olduğu önemsiz. Sadece içinde bir yerde.
Kadının 40, 50 ya da 60 yaşında olması bir şeyi değiştirmedi.
Nihai hedef bu değil, fakat oraya ulaşma süreci önemli.
Kime sorarsan sor, tatmin edici bir cevap alamazsın.
İOS, Android ve Windows hiç fark etmiyor her yerde çalışıyor bu program
Sen çok da önemli değil dersen o insanlar tabii ki de ciddiye almaz