Translation of "Alleen" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Alleen" in a sentence and their turkish translations:

- Tom liep alleen.
- Tom wandelde alleen.

Tom yalnız başına yürüdü.

- Woon je alleen?
- Wonen jullie alleen?

Yalnız mı yaşıyorsun?

- Zijt ge alleen?
- Ben je alleen?

- Yalnız mısın?
- Yalnız mısınız?

Kom alleen.

Yalnız gel.

- Tom stierf alleen.
- Tom is alleen gestorven.

Tom yalnız öldü.

- Je werkt alleen.
- Je zult alleen werken.

Yalnız çalışacaksın.

- Laat me niet alleen!
- Laat mij niet alleen!

- Beni yalnız bırakma.
- Beni yalnız bırakmayın.

- Ben je graag alleen?
- Bent u graag alleen?

Yalnız olmayı sever misin?

- Je staat er alleen voor.
- Je bent alleen.

Tek başınasın.

We zijn alleen.

Evrende yalnızız.

Zij werkt alleen.

Yalnız çalışır.

Ik wandelde alleen.

Tek başıma yürüdüm.

Ze kwam alleen.

O tek başına geldi.

Alleen water, alstublieft.

Sadece su, lütfen.

Tom at alleen.

Tom yalnız başına yemek yedi.

Ik reis alleen.

- Yalnız seyahat ediyorum.
- Yalnız geziyorum.
- Yalnız yolculuk ediyorum.

Hij bleef alleen.

O yalnız kaldı.

Tom kwam alleen.

Tom kendi başına geldi.

Was Tom alleen?

Tom yalnız mıydı?

We zijn alleen.

Kendi başımızayız.

Tom is alleen.

Tom yalnız.

Ik ben alleen.

Yalnızım.

Laat mij alleen!

Sadece beni yalnız bırak.

Ik woon alleen.

Ben tek başıma yaşıyorum.

Hij was alleen.

O yalnızdı.

Hij is alleen.

O yalnızdır.

Tom woont alleen.

- Tom tek başına yaşıyor.
- Tom yalnız yaşıyor.

Ik was alleen.

Yalnızdım.

Was je alleen?

Yalnız mıydın?

Tom zat alleen.

Tom yalnız oturdu.

Tom was alleen.

Tom yalnızdı.

Tom werkt alleen.

Tom yalnız çalışır.

We waren alleen.

Biz yalnızdık.

Is Tom alleen?

Tom yalnız mı?

Zijn we alleen?

Yalnız mıyız?

Ik eet alleen.

Yalnız yemek yerim.

Ik werk alleen.

Kendi başıma çalışırım.

Alleen voor volwassenen.

Sadece yetişkinler için.

Tom ontbeet alleen.

Tom yalnız başına kahvaltı etti.

Zij zijn alleen.

Yalnızlar.

Ze woont alleen.

O yalnız yaşıyor.

Hij woont alleen.

O yalnız yaşıyor.

Ik at alleen.

Yalnız yemek yedim.

Ik kwam alleen.

Yalnız geldim.

Ik woonde alleen.

Ben yalnız yaşıyordum.

Ik dineerde alleen.

Akşam yemeğini kendi başıma yedim.

- Hij was alleen thuis.
- Ik was alleen in huis.

Evde yalnızdı.

- Ik ga graag alleen te voet.
- Ik wandel graag alleen.

Yalnız yürümeyi seviyorum.

- Ge moet alleen hard werken.
- Je moet alleen hard werken.

- Sadece çok çalışmak zorundasın.
- Tek yapman gereken şey çok çalışmak.

Het is alleen meditatie

Medistasyon sadece gerçekten huzurlu pozitif bir zihin

Alleen geldt voor neuronen

Tek fark şu ki, nöronlarda

Ze is niet alleen.

Yalnız da değil.

alleen voor Frankrijk vechten .

sadece Fransa için savaşacaktı

Alleen geld was schaars.

Tek kıt olan paraydı.

Ze eet alleen groenten.

O, sebzeden başka bir şey yemez.

Tom drinkt alleen koffie.

Tom sadece kahve içer.

Tom kwam hier alleen.

Tom buraya yalnız geldi.

Waarom ben je alleen?

Niçin yalnızsın?

Laat ze niet alleen.

Onları yalnız bırakmayın.

We hebben alleen gekust.

Biz sadece öpüştük.

Ik drink alleen water.

Sadece su içerim.

Ik wil alleen Tom.

Sadece Tom'u istiyorum.

We zijn niet alleen.

Yalnız değiliz.

Ik ben liever alleen.

Ben kendi şirketimi tercih ederim.

Hij reist graag alleen.

Tek başına seyahat etmek istiyor.

Laten we alleen gaan.

Yalnız gidiyoruz.

Laat me alleen gaan.

Ben yalnız gideyim.

Alleen God weet het.

- Sadece Allah bilir.
- Sadece Tanrı bilir.

Ze bleef thuis alleen.

Kendi başına evde kaldı.

Ik weet alleen dit.

Ben sadece bunu biliyorum.

Alleen Obama wist daarvan.

O konuyu sadece Obama biliyordu.

Tom heeft alleen ontbeten.

Tom kahvaltıyı kendi başına yedi.

Ik ben helemaal alleen.

Tamamen yalnızım.

Tom ging alleen skiën.

Tom yalnız başına kaymaya gitti.

Ik voelde me alleen.

Kendimi yalnız hissettim.

Ik ben graag alleen.

Tek başıma olmayı seviyorum.

Ik zit thuis alleen.

Ben evde tek başına oturuyorum.

Ben ik hier alleen?

Burada yalnız mıyım?

Ik moet alleen gaan.

Yalnız gitmeliyim.