Examples of using "'a'" in a sentence and their turkish translations:
akıllı telefon, tablet veya bilgisayar.
Bir işçi veya meslektaş, öğretmen veya öğrencisiniz.
Ben açık açık konuşurum.
Bir İngiliz, İskoç, İrlandalı, Galli, Gurka, Leton, Türk, Avustralyalı, Alman, Amerikalı, Mısırlı, Japon, Meksikalı, İspanyol, Rus, Leh, Litvan, Ürdünlü, Yeni Zelandalı, İsveçli, Fin, İsrailli, Rumen, Bulgar, Sırp, İsviçreli, Yunan, Singapurlu, İtalyan, Norveçli, Arjantinli, Libyalı ve Güney Afrikalı bir gece kulübüne gitmişler. Kulüp fedaisi de “Üzgünüm, bir Taylandlı olmadan içeri girmenize izin veremem.” demiş.
ve bir tarlanın mülkiyetinde hak iddia eder.
bir erkekle, bir kadınla,
Yunus balığı bir memeliyken köpekbalığı bir balıktır.
Hırsız hırsızı tanır, kurt kurdu.
Tom bir bekçi.
O bir balıkçı.
Domates bir meyve mi yoksa bir sebze midir?
- Ödevsiz hak, ayrıcalıktır.
- Ödevsiz hak, imtiyazdır.
Kılıcın kılıfına kın denir.
- O bir balıkçı.
- Balıkçılık yapıyor.
Erkeksiz bir kadın, bisikletsiz bir balık gibidir.
Bir kişi ölürse bir trajedi, milyonlarca kişi ölürse bir istatistiktir.
Bir yumruk sadece bir yumruktur. Bir tekme sadece bir tekmedir.
Bir gül güzel bir çiçektir.
O bir kuzgun, karga veya bir saksağan değil. O bir ekinkargası.
Köpek sadık bir hayvandır.
kapalı kutu, hapishane olarak adlandırıyordu.
Havuzu olan bir villa
Söz sözdür.
Köpek kediyi kovaladı.
Onlar beş para etmezler.
Timsah bir köpek yedi.
Bir tırtıl kelebek olmaktadır.
Kedi elektrik süpürgesinden nefret eder.
Anlaşma anlaşmadır.
Yunus bir memelidir.
Bir cümle bir cümledir.
Bir söz bir borçtur.
Bir pislik her zaman bir pislik kalır!
Bir oğlan bir çocuktur.
Bir çocuk bir anneye ihtiyaç duyar.
Balina bir memelidir.
Bir dolar bir dolardır.
Bir Nazi bir Yahudi öldürdü.
O koca bir hiç.
elinize ya bir kova ya bir yer bezi ya da bir pompa alırsınız.
İyi bir çevrem, iyi bir itibarım vardı. İyi olacağımı
Ben bir kurt, bir tilki ve bir tavşan gördüm.
Başarısızın tekiyim.
- Çamaşır makinesi bir evin olmazsa olmazıdır.
- Çamaşır makinesi bir ev için gerekliliktir.
Bir yarasa bir kuş değildir ama bir memelidir.
Bir dakika...
Bir cümlenin genellikle öznesi ve yüklemi vardır.
O bir arkadaşın arkadaşının arkadaşıdır.
Bir hindi, bir piliçten biraz daha büyüktür.
Bir kare hem dikdörtgen hem de eşkenar dörtgendir.
- Eşeğe altın semer de vursan eşek yine eşektir.
- Eşeğe altın semer vursalar eşek yine eşektir.
Çok teşekkürler.
Bir kuyruklu yıldızın çekirdek denilen ayrı bir merkezi vardır.
Benim bir yüz, bir manikür ve bir pedikürüm var.
Bir saniye dakikanın altmışta biridir.
Evlilik, bir bağ ve ahlaki bir zorunluluktur.
O dobra dobra konuşan bir insan türüdür.
Ben bir öğretmenim, bir öğrenci değilim.
- Bir dakika...
- Bir dakika bekle.
Dairemde oturma odası, yatak odası, mutfak ve banyo bulunmaktadır.
Bir kelime ile gelen bir darbe, bir kılıçla gelenbir darbeden daha derin vurur.
Bir saniye bekle.
- Ben bir kadınım.
- Ben bir insanım.
- Ben kadınım.
Bir papaz bir paravanın üstüne bir rahibin resmini ustaca çizdi.
Ben bir üniversite öğrencisiyim.
Jim bir avukat değil fakat bir doktordur.
O bir fahişe.
- Bu bir kitap.
- Bu bir kitaptır.
- O bir kitaptır.
- Bu bir balık.
- O bir balık.
- Bu bir balıktır.
Kedi insan değildir.
- Damlaya damlaya göl olur.
- Tasarruf edilen bir peni kazanılan bir penidir.
O bir yalancı.
- O bir öğrenci.
- O, bir öğrencidir.
- O, öğrencidir.
O, bir erkek mi yoksa bir kız mı?
- "Shiitake" bir tür mantardır.
- "Şitaki" bir çeşit mantardır.
Ben bir çocuğum.
- O bir yalan.
- Bu bir yalan!
Tom köşesine çekilmiş biri.
Bu bir şaka.
Bir uşak özel bir evde bir hizmetçi olarak çalışan adamdır.
Bir balık var.
O bir hırsızdır.
Bana bir dakika ver.
Biraz baş ağrım var.
Şehirde bir köpek olmak küçük bir köyde bir insan olmaktan iyidir.
Bir kediye küçük bir kaplan ve bir kaplana büyük bir kedi diyebilirsiniz.
Ne ödünç alan, ne de ödünç veren ol.
O bir komedyen.
O sakallı bir kadın mı yoksa kadın vücutlu bir adam mı?
O karga değil kuzgun.