Examples of using "Bunch" in a sentence and their turkish translations:
- Aptal sürüsü!
- Bir avuç salak işte!
Onlar bir grup geveze.
Onlar kaybedenler güruhu.
Bu ne saçmalık!
Bu ne palavra!
Onlar bir grup çelişkidir.
- Onlar korkak.
- Onlar birkaç ödlektir.
Tom bir hayli para kazandı.
Bir yığın anahtar kaybettim.
Hepiniz bir kaybedenler grubusunuz.
Bir kuş topluluğu gördük.
Bu bir yığın çöp.
Tomarla para yaptı.
Bu gruptan çok gururluyum.
O bir saçmalık.
Tom bir sürü para buldu.
O kitabın bir sürü sayfası var.
[''Felsefe bir demet boş fikirdir'']
Kullanılmış araba satıcıları kötü üne sahip bir güruhtur.
Sami bir bok yığınından ibaretti.
ve aşağıda bodrumda uyuyan bir grup daha vardı.
Bir sürü eski mektup attı.
Arkadaşıma bir demet çiçek veririm.
Bir grup çocuk tavşanın arkasından koştu.
Bu saçmalık.
Şahsen, ben onun saçmalık olduğunu düşünüyorum.
Patlamada bir grup insan öldü.
Bir grup insan dışarıda bekleyip duruyordu.
O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
Bu hükümdarlar bir sürü kana susamış psikopatlardır.
Tom senin bir sürü para kazandığını söylüyor.
Birçok ülkede İspanyolca konuşulur.
Tom Mary'nin masasına bir grup mektup koydu.
Çok teşekkürler.
Tom bana senin hakkında bir sürü soru sordu.
- Çok teşekkür ederim!
- Çok teşekkürler!
- Çok sağ ol!
- Çok sağ olun!
Farklı gruplarda uçan bir grup kaz vardı.
Tom odaya girdi, bir demet çiçek taşıyordu.
Kız arkadaşıma bir demet çiçek vereceğim.
Bir grup insan bana orada yemek yemememi söyledi.
Tom bir salkım üzüm aldı ve onları yedim.
Tom bir sürü bisikletçiyle takılıyordu.
Ama bu bir başarısızlık değil, bu bir yalanlar topluluğu değil.
Genç adam kızı bir grup serseriden kurtardı.
Tom bir sürü eşyadan kurtulması gerektiğini söyledi.
Geçmişimde engel gibi görünen bir şeyi benimsememin
Evet, anlıyorum. Çok teşekkürler.
Bahçemde bir demet güzel çiçekler ekeceğim.
Kurtulmamız gereken bir sürü işe yaramaz döküntümüz var.
Ben sadece müşterilerimin birinden güzel bir çiçek demeti aldım.
Tom silahını garajdaki bir demet yağlı paçavranın altına sakladı.
Onun misafirperverliğine karşılık olarak ona bir demet gül verdim.
Bence alayınız dibek dövücünün hınk deyicilerisiniz.
Sokakta tam penceremin önünde oynayan bir grup çocuk var.
"Ne tür bir buket istersiniz?" "Ben bir demet gül istiyorum!"
Tom gizlice gece dışarı çıktı ve Mary'ye evlilik yıl dönümleri için büyük bir demet çiçek aldı.
Tom onun mahallesinde yaşayan çocuklara vermek için bir sürü ucuz kameralar aldı.
Arkadaşlarımın yardımıyla bir sürü yeni ve ilginç şeyler öğrenirim.
Tom Uluslararası Kadınlar Günü için Mary'ye bir demet gül getirdi, ama o bunu yersiz buldu.
Tom diğer çocuklardan bir grup ile vakit geçiriyordu, onların çoğu ondan biraz daha yaşlıydı.
Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.
Mary Tom'dan ayrılır ayrılmaz John bir demet gülle onun ön kapısındaydı.
Oyun alanında kovalamaca oynayan bir grup çocuk var.
Bir erkeğin elinde bir demet çiçek varsa, bu onun botanik çalışmayacağı, fakat anatomi çalışacağı anlamına gelir.
Tom, Mary'nin masasının üstüne bir yığın mektup koydu.
Hakikat şu ki, grup üstünlük taslayan üyelerle dolu ve bunu yetiştikleri ortamdan edindikleri için üstlerinden atamıyorlar.