Translation of "Dropped" in Turkish

0.056 sec.

Examples of using "Dropped" in a sentence and their turkish translations:

- Prices dropped recently.
- Prices have dropped recently.

Fiyatlar son zamanlarda düştü.

- Gas prices have dropped.
- Petrol prices have dropped.

Benzin fiyatları düştü.

- You've dropped your wallet.
- You dropped your wallet.

Cüzdanını düşürdün.

Stock prices dropped.

Hisse senedi fiyatları düştü.

Prices dropped suddenly.

Fiyatlar aniden düştü.

He dropped it.

Onu düşürdü.

You dropped something.

Bir şey düşürdün.

I dropped one.

Ben birini düşürdüm.

Tom dropped something.

Tom bir şey düşürdü.

Tom dropped this.

Tom bunu düşürdü.

Someone dropped this.

Birisi bunu düşürdü.

Prices dropped recently.

Fiyatlar son zamanlarda düştü.

Fadil's grades dropped.

Fadıl'ın notları düştü.

I dropped something.

Bir şey düşürdüm.

Layla's face dropped.

Leyla'nın yüzü asıldı.

Sami's grades dropped.

Sami'nin notları düştü.

My jaw dropped.

- Çenem düştü.
- Ağzım bir karış açık kalmıştı.
- Ağzım açık kaldı.
- Hayretler içinde kalmıştım.

Tom's jaw dropped.

- Tom hayretler içinde kalmıştı.
- Tom'un ağzı açık kalmıştı.
- Tom'un ağzı bir karış açık kaldı.

- You must have dropped them.
- You must've dropped them.

Onları düşürmüş olmalısın.

You dropped your pencil.

Kalemini düşürdün.

I just dropped in.

Habersiz ziyaret ettim.

He dropped his voice.

O, sesini alçalttı.

The ship dropped anchor.

Gemi demirledi.

I dropped my keys.

Anahtarlarımı düşürdüm.

Tom dropped the ball.

Tom topu düşürdü.

You dropped your key.

Anahtarını düşürdün.

You've dropped your wallet.

Cüzdanını düşürdün.

You've dropped your pen.

Dolma kalemini düşürdün.

I dropped my apple.

Elmamı düşürdüm.

I dropped my sandwich.

Sandvicimi düşürdüm.

She dropped the glass.

Bardağı düşürdü.

His customers dropped off.

Onun müşterileri azaldı.

Tom dropped his pencil.

Tom kalemini düşürdü.

Tom's mouth dropped open.

Tom'un ağzı açık kaldı.

Her mouth dropped open.

Ağzını açık bıraktı.

The wind has dropped.

Rüzgar yavaşladı.

Tom dropped his flashlight.

Tom el fenerini düşürdü.

Tom dropped his knife.

Tom bıçağını düşürdü.

Tom dropped the cup.

Tom fincanı düşürdü.

Tom dropped his glass.

Tom bardağını düşürdü.

You dropped your handkerchief.

Mendilini düşürdün.

He dropped a vase.

O bir vazo düşürdü.

He dropped the anchovies.

O, hamsileri düşürdü.

Tom dropped a bombshell.

Tom bombayı patlattı.

Tom dropped the vase.

Tom vazoyu düşürdü.

Tom dropped the glass.

Tom bardağı düşürdü.

Charges were later dropped.

Suçlamalar daha sonra düşürüldü.

Somebody dropped the ball.

Biri topu düşürdü.

Tom dropped his phone.

Tom telefonu bıraktı.

I dropped the ball.

Topu düşürdüm.

I dropped the cup.

Kupayı düşürdüm.

I dropped the vase.

Ben vazoyu düşürdüm.

I dropped the glass.

Bardağı düşürdüm.

You dropped your backpack.

Sırt çantanı düşürdün.

You dropped your phone.

Telefonunu düşürdün.

You dropped your bags.

Çantalarını düşürdün.

You dropped your bag.

Çantanı düşürdün.

You dropped your glasses.

- Gözlüklerini bıraktın.
- Gözlüklerini düşürdün.

You dropped your hat.

Şapkanı düşürdün.

You dropped your suitcase.

Bavulunu düşürdün.

Layla dropped her weapon.

- Leyla silahını bıraktı.
- Leyla silahını indirdi.

Mary dropped her glass.

Mary bardağını düşürdü.

I dropped my phone.

Telefonumu düşürdüm.

I dropped a fork.

Bir çatal düşürdüm.

Tom dropped his weapon.

Tom silahını düşürdü.

I dropped my spoon.

Kaşığımı düşürdüm.

He dropped the cup.

Fincanı düşürdü.

I dropped my pencil.

Kalemimi düşürdüm.

- I thought I'd dropped something.
- I thought that I'd dropped something.

Bir şey düşürdüğümü düşündüm.

- She dropped a bombshell on him.
- She dropped a bombshell upon him.

O onun üstüne bir bomba düşürdü.

- Excuse me, I dropped my chopsticks.
- Excuse me, I dropped a chopstick.

Affedersiniz, yemek çubuklarımı düşürdüm.

The temperature has suddenly dropped.

Sıcaklık aniden düştü.

Mayuko has dropped the ball.

Mayuko topu düşürdü.

The company dropped five employees.

Şirket beş çalışanı işten çıkardı.

He dropped her a line.

Ona iki satır yazdı.

He dropped in on me.

Beni ziyaret etti.

She dropped out of school.

O, okuldan kaydını sildirdi.

They dropped out of school.

Onlar okuldan ayrıldılar.

I almost dropped the plates.

Ben neredeyse tabakları düşürüyordum.

Tom dropped his coffee cup.

Tom kahve fincanını düşürdü.

I dropped out of college.

Koleji bıraktım.

I think you dropped this.

Sanırım bunu düşürdünüz.

I almost dropped my sandwich.

Neredeyse sandviçimi düşürüyordum.

I'm glad you dropped by.

Uğradığına sevindim.

I dropped the plate accidentally.

Yanlışlıkla tabağı düşürdüm.

Tom dropped out of college.

Tom koleji bıraktı.

Tom dropped to his knees.

Tom dizlerinin üstüne düştü.

He dropped to his knees.

Dizüstü düştü.

Kelly worked until he dropped.

Kelly düşünceye kadar çalıştı.

The price of meat dropped.

Et fiyatı düştü.

I almost dropped a plate.

Neredeyse tabağı düşürüyordum.

Tom dropped out of school.

Tom okulu bıraktı.

I dropped everything and ran.

Her şeyi düşürdüm ve koştum.

The charges have been dropped.

Masraflar düştü.