Examples of using "Eradicate" in a sentence and their turkish translations:
Onlar kültürümü yok etmeye çalıştı.
Irk ayrımını ortadan kaldırmaya yönelik çabalarımıza devam edeceğiz.
Hükümet cehaleti ortadan kaldırmak için ortak çabalar sarf etmiştir.
Uyuşturucu trafiğini, kök ve dalları ortadan kaldırmalıyız.
Suçu azaltmanın yolu yoksulluğu ortadan kaldırmaktır.
Ülkede sıtmayı ortadan kaldırmak için toplu bir çaba gereklidir.