Translation of "Focused" in Turkish

0.024 sec.

Examples of using "Focused" in a sentence and their turkish translations:

- Stay focused.
- Keep focused.

Konsantrasyonunu bozma.

Keep focused.

Odaklı kalın.

- Tom is not focused.
- Tom isn't focused.

Tom odaklanmış değil.

- Stay focused.
- Keep focused.
- Don't get sidetracked.

Önemsiz işlerle uğraştırma.

Tom is focused.

Tom odaklanmış.

Let's stay focused.

Odaklanmış kalalım.

Everybody is focused.

Herkes odaklanmış.

Tom was focused.

Tom odaklanmıştı.

Tom kept focused.

Tom konsantrasyonunu bozmadı.

Just stay focused.

Sadece odaklı kal.

I was focused.

Odaklandım.

We're prepared and focused.

Hazır ve odaklanmış durumdayız.

Sami focused on that.

Sami onun üzerine odaklandı.

- We should've been more focused.
- We should have been more focused.

Daha odaklanmış olmalıydık.

She was intent and focused.

O kararlı ve odaklanmıştı.

Let's try to stay focused.

Odaklanmış kalmaya çalışalım.

Let's try and stay focused.

Odaklanmış kalmaya çalışalım.

Tom focused on his work.

Tom işine odaklandı.

Keep focused on your goals.

Hedeflerinize odaklanmış kalın.

That's what I'm focused on.

Üzerine odaklandığım şey bu.

Keep focused on your work.

İşine odaklanmaya devam et.

You need to stay focused.

Odaklanmış kalman gerekiyor.

Tom tried to stay focused.

- Tom konsantrasyonunu bozmamaya çalıştı.
- Tom odaklanmaya çalıştı.

We've got to stay focused.

Odaklanmış kalmak zorundayız.

Tom struggled to stay focused.

Tom odaklı kalmak için çabaladı.

Everyone needs to stay focused.

Herkesin odaklı kalması gerekiyor.

We have to stay focused.

Biz odaklanmış kalmak zorundayız.

I tried to stay focused.

Ben odaklı kalmaya çalıştım.

He focused on his studies.

Çalışmalarına odaklandı.

She focused on her work.

O, işine odaklandı.

I focused on getting better.

Daha iyi olmaya odaklandım.

Investigators focused on Fadil's past.

Araştırmacılar Fadıl'ın geçmişi üzerine odaklandılar.

Her attention is focused on children.

Dikkatini çocuklara vermişti.

I need you to stay focused.

Odaklanmış kalmanı istiyorum.

Obama focused on the financial crisis.

Obama mali kriz üzerinde odaklandı.

Tom was trying to stay focused.

Tom odaklanmış kalmaya çalışıyordu.

Tom forced himself to stay focused.

Tom odaklanmış kalmak için kendini zorladı.

I just tried to stay focused.

Ben sadece konsantrasyonumu bozmamaya çalıştım.

And they focused on making money.

ve para kazanmaya odaklandılar.

He focused his attention on that problem.

Dikkatini o problem üzerinde yoğunlaştırdı.

I am too focused on my career.

Ben de kariyerim üzerine çok odaklandım.

I focused the camera on her face.

Kamerayı onun yüzüne odakladım.

He focused his eyes on the ceiling.

O, gözlerini tavana odakladı.

He focused his eyes on the roof.

O, gözlerini çatıya odakladı.

She focused on certain emotional cues for months.

Aylarca belirli duygusal ipuçlarına odaklandı.

Alain focused all his attention on his cat.

Alain bütün dikkatini kedisine odakladı.

He focused his business on the metropolitan area.

O, metropol alanında işine odaklandı.

I tried to force myself to stay focused.

Kendimi odaklanmış kalmaya zorlamaya çalıştım.

- Let's try to stay focused on the problem at hand.
- Let's try staying focused on the problem at hand.

Eldeki probleme odaklanmış kalmaya çalışalım.

Sami cast everything else aside and focused on Layla.

Sami her şeyi bir kenara atıp Leyla'ya odaklandı.

They are more mission-focused, they support the educators well.

daha çok misyon odaklı ve eğitimcileri daha çok destekleyen yerler olmalı.

- We need to stay focused.
- We need to maintain focus.

Odaklı kalmamız gerekiyor.

For centuries, foreign language teaching focused on reading and writing.

Yüzyıllar boyunca yabancı dil öğretimi okuma ve yazma üzerine odaklandı.

I wanted to be a nuclear engineer, focused on plasma physics

Plazma fiziğine odaklı atom mühendisi olmak istedim.

But her incredible senses are all focused on one task. Scavenging.

Fakat inanılmaz duyuları tek bir göreve odaklıdır. Leşçillik.

It's because you’re focused on all the things that could go wrong,

bunun nedeni ters gidebilecek bütün o şeylere odaklanmış olmandır

I'm sorry. I didn't hear you. I was focused on something else.

Üzgünüm. Seni duymadım Başka bir şeye odaklanmıştım.

Tom didn't seem to be as focused as Mary seemed to be.

Tom Mary'nin göründüğü kadar odaklanmış görünmüyordu.

Percent, and human solutions to avoid their disappearance are still focused on reducing

oranında ve bunların ortadan kaybolmasını önlemek için insani çözümler hala sera gazı emisyonlarını

Regulations - almost laws - which, as you can imagine, are always focused on promoting

kendi düzenlemeleri, neredeyse kanunları bile var. Ve tahmin edebileceğiniz gibi bunlar iş etkinliğini

You've just spent more in total than if you just focused on the 20% discount.

toplamda %20 indirimliye vereceğinizden daha fazla harcadınız.

His efforts are focused on education, conflict prevention, and tracking of roaming cats in human spaces.

Eğitim, saldırıların önlenmesi ve insanların yaşadığı alanlarda dolaşan kedilerin takibi üzerine çalışıyor.

Even though the student appeared to be focused, he was actually absentmindedly gazing at the ceiling.

Öğrenci odaklanmış gibi görünse de aslında dalgın dalgın tavanı seyrediyordu.

During the Great Depression and the rise of Hitler, the US was was much more focused on

Büyük Buhran ve Hitler'in yükselişi sırasında ABD, Avrupa'dan ziyade çok büyük oranda