Translation of "John's" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "John's" in a sentence and their turkish translations:

- It is John's apple.
- It's John's apple.

O John'un elması.

- Tom is John's twin.
- Tom is John's twin brother.

Tom, John'un ikizidir.

Tom was John's roommate.

Tom John'ın oda arkadaşı idi.

Tom was John's cellmate.

Tom John'un hücre arkadaşı idi.

John's hand is clean.

John'un eli temiz.

Mary is John's sister.

Mary, John'un kız kardeşidir.

Tom married John's widow.

Tom John'un dul kadını ile evlendi.

Tom became John's roommate.

Tom John'un oda arkadaşı oldu.

Tom is John's brother.

Tom John'ın erkek kardeşidir.

- Tom showed Mary John's picture.
- Tom showed John's picture to Mary.

Tom Mary'ye John'un resmini gösterdi.

John's justification was quite simple:

John'un gerekçesi şuydu:

John's gone to the shop.

John dükkana gitti.

Tom gave Mary John's message.

Tom Mary'ye John'un mesajını verdi.

John's older than I thought.

John, düşündüğümden daha yaşlı.

Tom is John's oldest son.

Tom, John'un en büyük oğludur.

Tom is John's middle name.

Tom John'un göbek adıdır.

Tom was wearing John's sweater.

- Tom, John'un kazağını giyiyordu.
- Tom'un üstünde John'un kazağı vardı.

Tom was wearing John's pajamas.

Tom John'un pijamalarını giyiyordu.

Tom is wearing John's shoes.

Tom John'un ayakkabılarını giyiyor.

Tom showed Mary John's photo.

Tom Mary'ye John'un fotoğrafını gösterdi.

Tom is John's younger brother.

Tom John'un küçük erkek kardeşi.

Tom was John's best man.

Tom John'un en iyi adamı

Tom is John's only son.

Tom John'un tek oğlu.

Tom is John's twin brother.

Tom, John'un ikiz kardeşidir.

Tom is John's older brother.

Tom John'un ağabeyi.

Tom must be John's brother.

Tom, John'un erkek kardeşi olmalı.

Tom is wearing John's pajamas.

Tom John'un pijamasını giyiyor.

Tom is John's former roommate.

Tom, John'un eski oda arkadaşı.

Tom gave Mary John's number.

Tom Mary'ye John'un numarasını verdi.

- Tom thought Mary was John's girlfriend.
- Tom thought that Mary was John's girlfriend.

Tom Mary'nin John'un kız arkadaşı olduğunu düşündü.

- Tom thought Mary was John's cousin.
- Tom thought that Mary was John's cousin.

Tom, Mary'nin John'un kuzeni olduğunu düşünüyordu.

- Tom thought Mary was John's sister.
- Tom thought that Mary was John's sister.

Tom, Mary'nin John'un kız kardeşi olduğunu düşünüyordu.

John's mother looks so young that she is often mistaken as John's older sister.

John'un annesi öyle genç görünüyor ki, sık sık John'un ablası olduğu sanılıyor.

John's house is opposite the church.

John'un evi kilisenin karşısındadır.

Tom blames Mary for John's death.

Tom John'un ölümü için Mary'yi suçluyor.

Tom showed Mary into John's office.

Tom Mary'ye John'ın ofisine kadar eşlik etti.

I saw Tom kissing John's wife.

Tom'un John'ın eşini öptüğünü gördüm.

Mr. John's older than I thought.

Bay John, düşündüğümden daha yaşlı.

Tom and Mary crashed John's party.

Tom ve Mary John'un partisine izinsiz girdiler.

John's wife is an English teacher.

John'un karısı bir İngilizce öğretmenidir.

Tom yanked off John's fake beard.

Tom John'un takma sakalını çekti.

Tom was John's roommate in college.

Tom üniversitede John'un oda arkadaşıydı.

Tom and Mary are John's children.

Tom ve Mary, John'un çocuklarıdır.

I was shocked about John's death.

- John'un ölümünden dolayı şoka girdim.
- John'un ölümü beni çok sarstı.
- John'un ölümüyle dehşete düştüm.

Tom overheard Mary and John's conversation.

Tom; Mary ve John'un sohbetine kulak misafiri oldu.

Tom followed Mary into John's office.

Tom Mary'yi John'un ofisine kadar takip etti.

Tom is wearing John's T-shirt.

Tom, John'un tişörtünü giyiyor.

Tom gave Mary John's phone number.

Tom Mary'ye John'un telefon numarasını verdi.

Tom is a friend of John's.

Tom John'un bir arkadaşı.

Tom was a friend of John's.

Tom John'un bir arkadaşıydı.

I was surprised at John's death.

John'un ölümüne şaşırdım.

Tom saw Mary steal John's money.

Tom Mary'nin John'un parasını çaldığını gördü.

Tom and Mary are John's grandparents.

Tom ve Mary John'un büyük ebeveynleri.

Tom and Mary are John's parents.

Tom ve Mary, John'un ebeveynleri.

Tom and Mary are John's cousins.

Tom ve Mary, John'un kuzenleridir.

Tom called Mary from John's house.

Tom, John'un evinden Mary'yi aradı.

Tom and Mary are John's friends.

Tom ve Mary, John'un arkadaşlarıdır.

- Tom's in love with John's ex-wife.
- Tom is in love with John's ex-wife.

Tom John'un eski eşine aşık.

- Tom didn't realize Mary was John's girlfriend.
- Tom didn't realize that Mary was John's girlfriend.

Tom, Mary'nin John'un kız arkadaşı olduğunu bilmiyordu.

- Tom didn't know that Mary was John's sister.
- Tom didn't know Mary was John's sister.

Tom, Mary'nin John'un kız kardeşi olduğunu bilmiyordu.

- Tom didn't know that Mary was John's wife.
- Tom didn't know Mary was John's wife.

Tom Mary'nin John'un karısı olduğunu bilmiyordu.

- Tom didn't know that Mary was John's aunt.
- Tom didn't know Mary was John's aunt.

Tom, Mary'nin John'un teyzesi olduğunu bilmiyordu.

See, John's perfectionism, his unrelenting work ethic,

Gördüğünüz gibi onun mükemmeliyetçiliği ve katı çalışma etiği

Tom asked Mary for John's telephone number.

Tom Mary'den John'un telefon numarasını istedi.

Tom and Mary aren't John's real parents.

Tom ve Mary John'un gerçek ebeveynleri değiller.

Tom was wearing clothes similar to John's.

Tom John'unkine benzer kıyafetler giyiyordu.

John's grandmother died after a long illness.

John'un büyükannesi uzun bir hastalıktan sonra öldü.

Tom and Mary were at John's funeral.

Tom ve Mary, John'un cenazesindeydiler.

Tom put on one of John's shirts.

Tom John'un gömleklerinden birini giydi.

Tom knew Mary wouldn't like John's gift.

Tom Mary'nin John'un hediyesinden hoşlanmayacağını biliyordu.

John's father has some knowledge of French.

John'un babası biraz Fransızca bilgisine sahiptir.

We were at John's house last weekend.

Geçen hafta sonu John'un evindeydik.

Tom saw Mary driving John's new car.

Tom, Mary'nin John'un yeni arabasını sürdüğünü gördü.

Tom and Mary rented John's old house.

Tom ve Mary, John'un eski evini kiraladılar.

Tom and Mary were John's close friends.

Tom ve Mary, John'un yakın arkadaşlarıydı.

Tom and Mary are John's backup singers.

Tom ve Mary, John'un yedek şarkıcılarıdır.

Tom knew that Mary was John's girlfriend.

Tom, Mary'nin John'un kız arkadaşı olduğunu biliyordu.

John's food was grasshoppers and wild honey.

Yahya'nın yiyecekleri çekirge ve vahşi baldı.

Tom is married to John's ex-wife.

- Tom, John'un eski karısıyla evli
- Tom, John'un eski eşiyle evli.

Tom and Mary are John's friends, too.

Tom ve Mary de John'un arkadaşlarıdır.

Tom drove Mary over to John's house.

Tom Mary'yi John'un evine kadar götürdü.

Tom noticed a spot on John's tie.

Tom, John'un kravatında bir leke fark etti.

Tom is John's middle name, isn't it?

Tom John'un ikinci ismi değil mi?

Tom is wearing one of John's shirts.

Tom John'un gömleklerinden birini giyiyor.

- Tom thought that Mary would be at John's party.
- Tom thought Mary would be at John's party.

Tom Mary'nin John'un partisinde olacağını düşünüyordu.

- Tom said Mary has never seen John's dog.
- Tom said that Mary has never seen John's dog.

Tom, Mary'nin John'un köpeğini hiç görmediğini söyledi.

Tom is now married to John's ex-wife.

Tom şimdi John'un eski eşi ile evlidir.

I cannot feed John's dog. It's too vicious.

John'un köpeğini besleyemem. O çok yırtıcı.

Tom and Mary are playing with John's cat.

Tom ve Mary John'un kedisiyle oynuyor.

Tom dropped Mary off in front of John's.

Tom, Mary'yi John'un evinin önünde bıraktı.

Tom saw Mary take John's umbrella by mistake.

Tom Mary'nin yanlışlıkla John'un şemsiyesini aldığını gördü.

Mary was John's girlfriend all through high school.

Mary bütün lise boyunca John'un kız arkadaşıydı.

Tom and Mary planned John's surprise party together.

Tom ve Mary John'un sürpriz partisini birlikte planladılar.

Tom was dressed in clothes similar to John's.

Tom John'ınkine benzer giysiler giymişti.

Tom couldn't help overhearing Mary and John's conversation.

Tom, Mary ve John'un konuşmasına kulak misafiri olmaktan kendini alamadı.

Tom and Mary weren't invited to John's party.

Tom ve Mary, John'un partisine davet edilmemişlerdi.