1. Home
  2. Translation in context
  3. English-Turkish
  4. Lenses

Translation of "Lenses" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Lenses" in a sentence and their turkish translations:

I wear contact lenses.

Kontakt lens kullanıyorum.

I need corrective lenses.

Düzeltici lenslere ihtiyacım var.

- Have you found your contact lenses?
- Did you find your contact lenses?

Lenslerini buldun mu?

Using Photoshop and fancy lenses,

telaş içinde, Fotoşop ve süslü lensler kullanarak

Do you use contact lenses?

Lens kullanıyor musun?

How about wearing contact lenses?

Kontakt lens takmaya ne dersin?

- When did you start using contact lenses?
- When did you start wearing contact lenses?

Ne zaman kontak lens kullanmaya başladın?

I dropped one of my lenses,

Lenslerimden birini düşürdüm

Can I buy only the lenses?

Ben sadece lensleri satın alabilir miyim?

Have you found your contact lenses?

Kontak lenslerini buldun mu?

Without her contact lenses, she can't see clearly.

Kontakt lensleri olmadan açıkça göremez.

Dan went to sleep with his contact lenses in.

Tom kontakt lensleri takılıyken uyumaya gitti.

Glasses are more convenient for me than contact lenses.

Gözlükler benim için kontakt lenslerden daha kullanışlıdır.

- Sally lost the contact lenses she had bought the day before.
- Sally lost the contact lenses she had purchased the previous day.

Sally bir gün önce aldığı kontak lensleri kaybetti.

My contact lenses make my eyes dry. Should I use drops?

Kontakt lenslerim gözlerimi kurutuyor. Damla mı kullanmam gerekiyor?

Do you think that I should start to wear coloured contact lenses?

Renkli kontak lensler takmaya başlamam gerektiğini düşünüyor musun?

With contact lenses, you have more accurate vision than you would with glasses.

Kontak lenslerle, gözlükle elde edeceğinden daha doğru görüşü elde edersin.

His eyes, made of thousands of tiny lenses, collect every last bit of available light.

Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.

Tom washed the lenses of his glasses with warm, soapy water and dried them on a cloth.

Tom, gözlüğünün camlarını ılık, sabunlu suyla yıkayıp onları bir bezle kuruttu.