1. Home
  2. Translation in context
  3. English-Turkish
  4. Make

Translation of "Make" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Make" in a sentence and their turkish translations:

- Let's make love!
- Let's make love.

Hadi sevişelim!

Clothes make people, rags make lice.

Elbiseler insan yapar, eski püskü elbiseler bit yapar.

- Make it brief.
- Make it short.

Onu kısalt.

- Don't make noise.
- Don't make noise!

Gürültü yapmayın.

Men make houses, women make homes.

Erkekler ev yapar, kadınlar yuva yapar.

- Don't make a noise.
- Don't make noise.
- Don't make any noise.

Gürültü yapmayın.

Make coffee.

- Kahve hazırlıyorum.
- Kahve hazırla.

- We will make it.
- We'll make it.

Başaracağız.

- Don't make noise.
- Don't make any noise.

Gürültü yapmayın.

- Don't make me laugh.
- Don't make me laugh!

Beni güldürme.

- Make love, not war.
- Make love, not war!

Savaşma seviş!

- Let's make this short.
- Let's make this brief.

Bunu kısa yapalım.

- Let's make a pact.
- Let's make a deal.

Bir anlaşma yapalım.

- Make up your mind.
- Make up your mind!

- Kararını ver.
- Karar ver.

- Make yourself at home.
- Make yourself at home!

- Kendi evinizde gibi davranın.
- Kendi evinizdeymiş gibi davranın.
- Evindeymişsin gibi davran.

- Don't make me wait!
- Don't make me wait.

Beni bekletme.

- Don't make eye contact.
- Don't make eye contact!

Göz teması kurma.

- Don't make me angry.
- Don't make me mad.

Beni delirtme.

- Does this make sense?
- Does that make sense?

Bu mantıklı mı?

- Don't make any noise!
- Don't make any noise.

Gürültü yapmayın.

- Let's make cupcakes.
- Why don't we make cupcakes?

Hadi kek yapalım.

- I seldom make mistakes.
- I seldom make a mistake.
- I rarely make a mistake.

- Ben nadiren hatalar yaparım.
- Ben nadiren hata yaparım.

- That won't make any difference.
- It won't make any difference.
- It doesn't make any difference.
- That doesn't make any difference.

Fark etmeyecek.

- Make sure that nobody enters.
- Make sure that no one enters.
- Make sure nobody enters.
- Make sure no one enters.

Kimsenin girmediğinden emin ol.

- You should make sure that you don't make Tom angry.
- You should make sure that you don't make Tom mad.

Tom'u kızdırmayacağından emin olmalısın.

- That's nonsense.
- That's rubbish.
- That doesn't make sense.
- This doesn't make sense.
- It doesn't make any sense.
- That doesn't make any sense.
- It doesn't make sense.

- O herhangi bir anlam ifade etmiyor.
- O saçmalık.
- Bu saçma.
- Bu saçmalık.

To make progress.

yalnızca sivil nüfusu kazanarak olduğunu fark etti

And make a

ve onunla bir yetişkin

Make yourself comfortable.

Rica ederim, kendi evinizdeymişsiniz gibi davranın.

Make your choice.

- Tercihinizi yapın.
- Seçimini yap.

Please make sure.

Lütfen emin olun.

Make yourselves comfortable.

Rahatınıza bakın.

Make more efforts.

Daha fazla çaba sarf et.

Bees make honey.

Arılar bal yapar.

Make your bed.

Yatağını yap.

Make it real.

Onu gerçekleştir.

Make some noise!

Biraz ses çıkar!

Make your bed!

Buruşuk yatağını yap.

Make me understand.

- Anlamamı sağla.
- Anlamama yardım et.

Make your move.

Hamleni yap.

Let's make sure.

Emin olalım.

Make it quick.

Onu çabuk yap.

Make me happy.

Beni mutlu et.

Don't make trouble.

Sorun çıkarmayın.

Make it larger.

Onu büyütün.

Don't make noise!

Gürültü yapmayın!

Make it smaller.

Onu daha küçük yap.

Make him stop!

Onu durdur!

Make him confess!

Onu itiraf ettir!

Make way, please.

Yol açın, lütfen.

Don't make faces.

Surat asma.

He'll make coffee.

O kahve yapacak.

He'll make it.

O bunu yapacak.

We'll make it.

Biz bunu yapacağız.

Don't make mistakes!

Hatalar yapmayın!

We make mistakes.

Biz hatalar yaparız.

Please make coffee.

Lütfen kahve yap.

Kids make mistakes.

Çocuklar hatalar yapar.

Go make popcorn.

Patlamış mısır yapmaya git.

I'll make popcorn.

Patlamış mısır yapacağım.

I'll make sure.

Emin olacağım.

I'll make tea.

Çay yapacağım.

Make a choice.

Bir seçim yap.

Make a decision.

Bir karar ver.

Make a guess.

Bir tahmin yap.

Make a list.

Bir liste yap.

Make a prediction.

Bir tahmin yap.

Make an appointment.

Bir randevu al.

Make an offer.

Bir öneri yap.

Make another choice.

Bir seçim daha yap.

Make it happen.

Onu olmasını sağla.

Make it simple.

Onu basitleştir.

Make it stop.

- Onu durdur.
- Onu durdurun!

You'll make it.

Onu yapacaksın.

Make yourself useful.

Bir işe yara.

- Hurry!
- Make haste.

Acele et!

People make mistakes.

İnsanlar hata yapar.

I'll make it.

Onu yapacağım.

Make yourself cozy!

Rahatınıza bakın!

Make yourself presentable.

Kendinizi prezentabl yapın.

Make a wish.

Bir dilek tut.

We'll make changes.

Biz değişiklikler yapacağız.

Make his identikit!

Onun robot resmini yap!

Make something up.

Bir şey uydur.

Make everyone happy.

Herkesi mutlu et.