1. Home
  2. Translation in context
  3. English-Turkish
  4. Market

Translation of "Market" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Market" in a sentence and their turkish translations:

- Where is the market?
- Where's the market?

Pazar nerede?

- The market is big.
- The market is large.

Market büyüktür.

It's market day.

Bu, alışveriş günüdür.

The market rallied.

Piyasa yükseldi.

Bonds, bonds, stock market

tahvil, bono, borsa

market value in 2016

piyasa değeri 2016 yılında

The stock market tumbled.

Borsa düştü.

The market is big.

Market büyüktür.

Go to the market!

Markete git!

The market was packed.

Market tıka basa doluydu.

The market was agitated.

Pazar çalkalanıyordu.

The black market flourished.

Karaborsa gelişti.

It's a funny market.

Çok komik bir market.

It's an unpredictable market.

Bu öngörülemeyen bir pazar.

- We are going to the market.
- We're going to the market.

Biz pazara gidiyoruz.

- I went to the market.
- I have gone to the market.

Markete gittim.

The stock market crash forced many retirees back into the job market.

Borsa krizi birçok emekliyi yeniden iş piyasasına zorladı.

The market with cheap credit!

ucuz kredi ile doldur

Who goes to the market?

- Kim pazara gider?
- Alışverişe kim gider?

He breeds cattle for market.

O, satmak için sığır besler.

I went to the market.

- Ben markete gittim.
- Markete gittim.

The market is completely saturated.

Pazar tamamen doymuş.

The housing market is stagnant.

Konut piyasası durgun.

China is an emerging market.

Çin gelişmekte olan bir pazar.

The market is over-saturated.

Pazar aşırı doymuş.

What is a Christmas market?

Noel pazarı nedir?

The stock market fell yesterday.

Dün borsa düştü.

We go to the market.

Biz markete gideriz.

You go to the market.

- Sen markete gidersin.
- Markete gidersiniz.

I go to the market.

Ben markete giderim.

I'm watching the market closely.

Piyasayı yakından izliyorum.

The stock market is up.

Borsa yükseldi.

We don't market to children.

Çocuklar için alışveriş yapmıyoruz.

Tom walked through the market.

Tom marketi inceleyerek gezdi.

The Ibaan Market sells vegetables.

İbaan Market sebze satar.

John goes to the market.

John pazara gider.

The market is very volatile.

Pazar çok istikrarsız.

It's clearly a challenging market.

Açıkçası zorlu bir pazar.

The stock market has crashed.

- Borsa çöktü.
- Borsa battı.

The potential market is huge.

Potansiyel pazar çok büyük.

Europe is our biggest market.

Avrupa bizim en büyük pazarımızdır.

The job market is improving.

İş piyasası gelişiyor.

The stock market is insane.

Borsa delirmiş.

The free market should decide.

Serbest piyasanın karar vermesi gerekir.

The market should be regulated.

Pazar düzenlenmelidir.

Tom's company cornered the market.

- Tom'un şirketi piyasayı ele geçirdi.
- Tom'un şirketi pazarı ele geçirdi.

- At what time does the market open?
- What time does the market open?

Market saat kaçta açılır?

Take the stock market for example.

Borsaya bakalım mesela.

The farmer's market in the Americas:

Mesela Amerika'daki çiftçi pazarı,

Our stock market went upside down

Borsamız tepetaklak gitti

Does Tom go to the market?

Tom alışverişe gidiyor mu?

The stock market has dropped today.

Borsa bugün düştü.

The stock market is severely depressed.

Borsa ciddi biçimde durgun.

Cheap imports will glut the market.

Ucuz ithalat piyasayı dolduracaktır.

Now I go to the market.

Şimdi markete gidiyorum.

That market has been rapidly expanding.

Bu market hızlıca gelişti.

The stock market is very active.

Borsa çok hareketlidir.

The job market is not saturated.

İş piyasası doymuş değil.

Tom dabbles in the stock market.

Tom borsa ile yüzeysel olarak ilgilenir.

The lambs were slaughtered for market.

Pazar için kuzular kesildi.

Mother goes to market every day.

Anne her gün markete gidiyor.

I will go to the market.

Markete gideceğim.

I continually go to the market.

Ben sürekli olarak pazara giderim.

I didn't go to the market.

- Markete gitmedim.
- Ben markete gitmedim.
- Ben pazara gitmedim.

Tom won't go to the market.

Tom markete gitmeyecek.

Tom didn't go to the market.

Tom markete gitmedi.

Tom hadn't gone to the market.

Tom markete gitmemişti.

Tom isn't going to the market.

Tom markete gitmiyor.

Tom doesn't go to the market.

Tom markete gitmez.

Titing sells vegetables at the market.

Titing pazarda sebze satar.

She goes to market every day.

O her gün pazara gider.

They bought vegetables at the market.

Onlar pazardan sebze satın aldılar.

These dictionaries are on the market.

Bu sözlükler markette.

Why did the stock market crash?

- Borsa niçin iflasa gitti.
- Borsa neden çöktü?

Alice didn't walk to the market.

Alice pazara yürümedi.

We want to capture that market.

- O pazarı yakalamak istiyoruz.
- O pazarı ele geçirmek istiyoruz.

That school is on the market.

O okul satışa çıkarıldı.

The stock market collapsed in 1929.

- 1929'da borsa çökmüştü.
- Borsa 1929'da dibe vurdu.

I bought food from the market.

Marketten yemek aldım.

And finally, the China market is enormous.

Ve son olarak Çin pazara devasa.

Escobar becomes world giant in drug market

Escobar uyuşturucu piyasasında dünyanın devi haline geliyor

So the best computer on the market

Yani piyasadaki en iyi bilgisayar

He advocated State Capitalism over Market Capitalism.

O, Pazar Kapitalizmine karşı Devlet Kapitalizmini savundu.

Tom or Mary go to the market.

Tom veya Mary pazara giderler.

The stock market was surprisingly quiet today.

Borsa bugün şaşırtıcı biçimde sakindi.

There is a market in the town.

Kasabada bir market var.

He unexpectedly met her in the market.

O, markette beklenmedik bir şekilde ona rastladı.

I am doing shopping at the market.

Markette alışveriş yapıyorum.

Japan's rice market is closed to imports.

Japonya'nın pirinç piyasası ithalata kapalıdır.