Translation of "Master's" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Master's" in a sentence and their turkish translations:

Tom has a master's degree.

- Tom'un yüksek lisans derecesi var.
- Tom'un yüksek lisans diploması var.

He recoiled before his master's anger.

O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.

- She got a master's degree three years ago.
- She got her master's degree three years ago.

Master derecesini üç yıl önce aldı.

He got a master's degree in law.

O, hukuk alanında üstad derecesi aldı.

He has a master's degree in mathematics.

O matematik alanında yüksek lisans derecesine sahiptir.

I have a master's degree in mathematics.

Matematikte yüksek lisans derecem var.

Tom is working on his master's degree.

Tom yüksek lisans eğitimi üzerinde çalışıyor.

She got a master's degree three years ago.

Üç yıl önce bir master derecesi aldı.

Tom got his master's degree three years ago.

Tom yüksek lisansını üç yıl önce aldı.

Master's degrees in Britain are not very common.

İngiltere'de yüksek lisans dereceleri çok yaygın değildir.

I have a master's degree in mechanical engineering.

- Makine mühendisliğinde yüksek lisans derecem var.
- Makine mühendisliğinde yüksek lisans diplomam var.

Tom is working toward a master's degree in engineering.

Tom mühendislik dalında mastır yapmak için çalışıyor.

The servants tried to carry out their master's order.

Uşaklar efendilerinin siparişini gerçekleştirmeye çalıştı.

He is working toward a master's degree in engineering.

Mühendislik alanında yüksek lisans yapmaya çalışıyor.

The dog waited day after day for its master's return.

Köpek her gün sahibinin dönüşünü bekledi.

He planned to seek a master's degree in international relations.

Uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans yapmayı planlamıştı.

So then he was able to get a master's in social work,

Sosyal hizmetlerde yüksek lisans eğitimi alabildi

And I go back to the academy, I decide to do my master's degree.

Ve akademiye dönüyorum, yüksek lisansımı yapmaya karar veriyorum.

As soon as the dog heard his master's voice, off he ran like a shot.

Köpek sahibinin sesini duyar duymaz, bir ok gibi fırladı.