Examples of using "Masterpiece" in a sentence and their turkish translations:
O bir başyapıt olacak!
Bu bir şaheser.
Bu film bir şaheser.
Gerçekten bir başyapıt.
Çok müstesna bir şahsiyetsin.
Bu paha biçilmez bir başyapıt.
Bir başyapıt olacak!
Bu konuşma bir başyapıt.
Bu gerçek bir şaheser.
Bu film gerçekten ebedi bir başyapıt.
Evet, benim eserim olacak.
Böyle muazzam bir şaheseri deliyorlar
Onun başyapıtı henüz görünmedi.
Bu senfoni gerçek bir şaheser.
çünkü çok eski bir şaheser yapıydı
öğretmenler gelecek nesil sizin eseriniz olacaktır
Plan bir dolandırıcılık başyapıtıydı.
Rembrandt tarafından yapılan bu tablo bir başyapıttır.
“Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır’’ diye.
o da bir şaheserdi fakat ayakta kalamadı
"Eserinizin kıymeti" – bir daha söylüyorum –
Milyoner, maliyeti ne olursa olsun başyapıtı satın almaya niyetlendi.
Şöyle: "Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." Nokta.
Filmin bir başyapıt olduğunun ortaya çıkmasına şaşırdım.
yani oluşturacağınız eserin kıymeti – aynen böyle –
Maliyeti ne kadar olursa olsun, milyoner sanat eserini alma konusunda ısrar etti.
Salman Rüşdi'nin “Şeytan Ayetleri” modern edebiyatın gerçek başyapıtıdır.
Bu resme onu gördüğüm anda aşık oldum. O bir sanat eseri.
Bu resmi bir sanat eseri olduğu için değil ama cazibesi olduğundan dolayı beğeniyorum.