Examples of using "Mustard" in a sentence and their turkish translations:
Ben hardalı severim.
Hardal almayı unuttum.
- O asla beklenen randımanı veremez.
- O beklendiği kadar iyi değil.
- Bu, beklentileri karşılamıyor.
- Bu, bekleneni vermiyor.
Hiç havyarımız var mı?
Bu hardal gerçekten dili ısırır.
Bu yemek asla beklentiyi karşılamaz.
Hiç hardal ile biberi karıştırdın mı?
Sandviçime hiç hardal koyma.
Ayrıca hardal almak istiyorum.
Sandvicimde mayonez ve hardalı severim.
- Benim sandviçime fazla hardal koymayın.
- Sandviçime fazla hardal koyma.
Hardallı ve ketçaplı iki sosisli sandviç alacağım.
Bir dilim ekmek üzerine hardal sürüştürüyorum.
Bu hardal tohumunun bir kilosu ne kadar?
Lütfen bana hardal ve ketçaplı iki sosisli sandviç verin.
Hardallı bir şey yediğimden beri bir süre oldu.
Tom genellikle sosisli sandviçlerinin üzerine hardal ve ketçap koyar.
Tom yaşlandı ve artık hardal kesemiyor.
Tom sarı hardallı kraker üzerinde füme sardalya yemeyi sever.
Bu işte beklentileri karşılayamayacağını tahmin etmiştim.
Tanrı'nın alemi nasıl bir yer? Neyle kıyaslayacağım onu? Bir adamın alıp bahçesine ektiği hardal tohumu tanecikleri gibi. Büyüyüp kocaman bir ağaç oldu, ve sonra göğün kuşları dallarına misafir oldu.