Examples of using "Permitting" in a sentence and their turkish translations:
Hava müsait olursa geleceğim.
Hava iyi olursa yarın yola çıkacağız.
Zamanım olursa, gelirim.
Hava izin verirse, gelirim.
Hava müsait olursa, yarın gideceğim.
Hava müsait olursa, yarın gideceğim.
Hava güzel olursa başlayacağım.
Hava güzel olursa, yarın başlayacağım.
Hava güzel olursa, yarın sabah gideceğiz.
Hava iyi olursa yarın ayrılacağım.
Hava iyi olursa yarın başlayacağız.
Hava güzel olursa yarın yürüyüşe çıkacağız.
Hava güzel olursa, pikniğe gidelim.
Eğer hava güzel olursa, yarın sabah erkenden gidebiliriz.
Hava iyi olursa, yarın gideceğim.
Hava güzel olursa, nehirde balık tutmaya gideceğim.
Hava güzel olursa, sana yarın uğrayacağım.
Hava iyi olursa gezmeye gideceğiz.
Hava iyi olursa pazar günü piknik yapacağız.
Hava iyi olursa, gezimize yarın başlayacağız.
Hava müsait olursa, biz güzel manzaranın tadını çıkaracağız.
Hava müsait olursa, yarın çimleri biçeceğim.
Yarın bir piknik yapacağız, hava müsait olursa, elbette.
Hava güzel olursa, yarın pikniğe gideceğiz.
Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
Hava müsait olursa yarın dağın tepesine varacağız.
Tom'un onu yapmasına izin vermeyi planlıyor musun?