Translation of "Permitting" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Permitting" in a sentence and their turkish translations:

- I will come, weather permitting.
- I'll come, weather permitting.

Hava müsait olursa geleceğim.

- We will start tomorrow, weather permitting.
- We'll leave tomorrow, weather permitting.

Hava iyi olursa yarın yola çıkacağız.

I will come, time permitting.

Zamanım olursa, gelirim.

I will come, weather permitting.

Hava izin verirse, gelirim.

Weather permitting, I'll depart tomorrow.

Hava müsait olursa, yarın gideceğim.

I'll leave tomorrow, weather permitting.

Hava müsait olursa, yarın gideceğim.

I will start, weather permitting.

Hava güzel olursa başlayacağım.

Weather permitting, I'll start tomorrow.

Hava güzel olursa, yarın başlayacağım.

Weather permitting, we'll leave tomorrow morning.

Hava güzel olursa, yarın sabah gideceğiz.

We shall leave tomorrow, weather permitting.

Hava iyi olursa yarın ayrılacağım.

We will start tomorrow, weather permitting.

Hava iyi olursa yarın başlayacağız.

We're going hiking tomorrow, weather permitting.

Hava güzel olursa yarın yürüyüşe çıkacağız.

Weather permitting, let's go on a picnic.

Hava güzel olursa, pikniğe gidelim.

We shall leave tomorrow morning, weather permitting.

Eğer hava güzel olursa, yarın sabah erkenden gidebiliriz.

- I'll leave tomorrow, weather permitting.
- Weather permitting, I'll depart tomorrow.
- If the weather is good, I'll leave tomorrow.

Hava iyi olursa, yarın gideceğim.

Weather permitting, I'll go fishing in a river.

Hava güzel olursa, nehirde balık tutmaya gideceğim.

I will call on your tomorrow, weather permitting.

Hava güzel olursa, sana yarın uğrayacağım.

Weather permitting we will go for a drive.

Hava iyi olursa gezmeye gideceğiz.

We'll have a picnic on Sunday, weather permitting.

Hava iyi olursa pazar günü piknik yapacağız.

Weather permitting, we'll start on our trip tomorrow.

Hava iyi olursa, gezimize yarın başlayacağız.

Weather permitting, we will enjoy the beautiful scenery.

Hava müsait olursa, biz güzel manzaranın tadını çıkaracağız.

I'm going to mow the lawn tomorrow, weather permitting.

Hava müsait olursa, yarın çimleri biçeceğim.

We'll have a picnic tomorrow, weather permitting, of course.

Yarın bir piknik yapacağız, hava müsait olursa, elbette.

Weather permitting, we will go on a picnic tomorrow.

Hava güzel olursa, yarın pikniğe gideceğiz.

They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.

Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.

Weather permitting, we are going to get to the top of the mountain tomorrow.

Hava müsait olursa yarın dağın tepesine varacağız.

- Do you plan to allow Tom to do that?
- Do you plan to let Tom do that?
- Do you plan to permit Tom to do that?
- Do you plan on permitting Tom to do that?
- Do you plan on letting Tom do that?
- Do you plan on allowing Tom to do that?

Tom'un onu yapmasına izin vermeyi planlıyor musun?