Examples of using "Promising" in a sentence and their turkish translations:
O umut verici görünüyordu.
O umut vericiydi.
Bu umut verici geliyor.
Bu umut verici görünüyor.
O bize hiçbir şey için söz vermiyor.
Gelecek umut verici görünüyor.
Bu umut verici görünmüyor.
Bu çok umut verici görünüyor.
Veri umut verici.
ve geleceği ümit vericidir.
O, geleceği parlak bir öğrenci.
Tom gelecek vaadeden bir öğrenci.
- Mary umut verici bir öğrenci.
- Mary gelecek vaat eden bir öğrenci.
Bunu söz verdiğimi hatırlamıyorum.
Çok umut verici görünmüyor.
O geleceği parlak bir genç.
Bana ne söz veriyorsun?
- Sami umut veren bir kardiyologdu.
- Sami geleceği parlak bir kardiyologdu.
O umut verici bir öğrenci.
O umut verici bir öğrenciydi.
O geleceği parlak bir öğrenci.
O geleceği parlak bir öğrenciydi.
Dilin geleceği umut verici görünüyor.
Yine de umut verici olaylar yok değil
Gelecek vaat eden genç bir iş adamı.
O umutlu görünüyor.
- O, geleceği çok parlak genç bir adamdır.
- O, çok umut verici genç bir adamdır.
O oldukça ümit verici görünüyor, değil mi?
Tom gelecek vaadeden genç bir adamdır.
Tom, gelecek vaat eden genç bir müzisyen.
Bu yeni teknoloji çok umut verici görünüyor.
Tom genç, umut verici bir oyuncudur.
İşe alım ekibi gelecek vadeden işçiler arıyordu.
Umut verici görünen her şeyi takip edin.
Beni yanlış anlama, sana hiçbir şey için söz vermiyoruz.
Seni gelecek vadeden genç bir yazarla tanıştırayım.
O umut verici bir işte iki yüz dolarlık yatırım yaptı.
Bu umut verici bir ay ama dikkat etmelisin.
Birlikte bir geçmişimiz var, adın çok umut verici
Ayrıca bu gruplar gençlere çok arzuladıkları şeyleri vaadediyor:
O, şimdi en umut verici yazarlardan biri olarak tanınmaktadır.
Mars yaşayabileceğimiz geleceği parlak bir yer.
hareket ettirebilecek egemen fonlara sahip devlet hazinesine yönelik güçlü mali rezervlerle
Milletler, Dominik Cumhuriyeti fantastik Ülke ve muhtemelen gelecek vaat ediyor ...
Ona katılmaya ikna etmek hatta savaştan sonra Halebi ona bırakmaktı