Translation of "Punctual" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Punctual" in a sentence and their turkish translations:

Be punctual.

Dakik olun.

We're punctual.

Biz dakiğiz.

You're punctual.

Sen dakiksin.

I'm punctual.

Ben dakikim.

- He is always punctual.
- He's always punctual.

O her zaman dakiktir.

- Tom was punctual.
- Tom used to be punctual.

Tom dakikti.

He is punctual.

- O, dakiktir.
- O dakik.

I wasn't punctual.

Dakik değildim.

Tom was punctual.

Tom dakikti.

Are you punctual?

Dakik misin?

Tom is punctual.

Tom dakik.

I was punctual.

Dakiktim.

- Tom will probably be punctual.
- Tom is likely to be punctual.
- Tom will likely be punctual.

Tom muhtemelen dakik olacak.

Tom is always punctual.

Tom her zaman dakiktir.

I hope you're punctual.

Umarım dakiksindir.

Tom has never been punctual.

Tom hiç dakik biri olmamıştır.

Tom is punctual, isn't he?

Tom dakik, değil mi?

Tom never was very punctual.

Tom hiç de çok dakik değildi.

I hope Tom is punctual.

Umarım Tom dakiktir.

Tom won't likely be punctual.

Tom muhtemelen dakik olmayacak.

You'll be punctual, won't you?

Dakik olacaksın, değil mi?

- I think Tom won't be punctual.
- I think that Tom won't be punctual.

Bence Tom dakik olmayacak.

- Tom thought Mary would be punctual.
- Tom thought that Mary would be punctual.

Tom, Mary'nin dakik olacağını düşündü

- Tom thinks Mary won't be punctual.
- Tom thinks that Mary won't be punctual.

Tom, Mary'nin dakik olmayacağını düşünüyor.

- Tom thinks Mary will be punctual.
- Tom thinks that Mary will be punctual.

Tom Mary'nin dakik olacağını düşünüyor.

- I know Tom is usually punctual.
- I know that Tom is usually punctual.

Tom'un genellikle dakik olduğunu biliyorum.

I expect you to be punctual.

Dakik olmanı bekliyorum.

Paul is punctual like a clock.

Paul, saat gibi dakiktir.

Tom is usually punctual, isn't he?

Tom genellikle dakik, değil mi?

Tom is always punctual, isn't he?

Tom her zaman dakik, değil mi?

I advise you to be punctual.

Size dakik olmanızı tavsiye ederim.

She advised him to be punctual.

O ona dakik olmasını tavsiye etti.

Tom told Mary to be punctual.

Tom, Mary'ye dakik olmasını söyledi.

Tom advised Mary to be punctual.

Tom, Mary'ye dakik olmasını tavsiye etti.

I'm sure Tom will be punctual.

Tom'un dakik olacağından eminim.

Tom was punctual, but Mary wasn't.

Tom dakikti, ama Mary değildi.

I always try to be punctual.

Her zaman dakik olmaya çalışırım.

- I'm pretty sure Tom will be punctual.
- I'm pretty sure that Tom will be punctual.

Tom'un dakik olacağından oldukça eminim.

- I didn't think Tom would be punctual.
- I didn't think that Tom would be punctual.

Tom'un dakik olduğunu düşünmedim.

You can rely upon his being punctual.

Onun dakik olmasına güvenebilirsin.

She doesn't like people who aren't punctual.

Dakik olmayan insanları sevmez.

I make a point of being punctual.

Dakik olmaya dikkat ederim.

I'd like you to be more punctual.

Daha dakik olmanı istiyorum.

I wonder if Tom will be punctual.

Tom'un dakik olup olmayacağını merak ediyorum.

Tom doesn't think Mary will be punctual.

Tom, Mary'nin dakik olacağını düşünmüyor.

Tom didn't think Mary would be punctual.

Tom Mary'nin dakik olacağını düşünmedi.

Tom told Mary that he'd be punctual.

Tom, Mary'ye dakik olacağını söyledi.

I told Tom he should be punctual.

Tom'a dakik olması gerektiğini söyledim.

- Tom said Mary was likely to be punctual.
- Tom said that Mary was likely to be punctual.

Tom, Mary'nin muhtemelen dakik olduğunu söyledi.

- Tom said he thought Mary would be punctual.
- Tom said that he thought Mary would be punctual.
- Tom said that he thought that Mary would be punctual.

Tom, Mary'nin dakik olacağını düşündüğünü söyledi.

- Tom told me that he thought Mary would be punctual.
- Tom told me he thought Mary would be punctual.
- Tom told me he thought that Mary would be punctual.
- Tom told me that he thought that Mary would be punctual.

Tom bana Mary'nin dakik olacağını düşündüğünü söyledi.

In the first place, you should be punctual.

İlk etapta, dakik olmalısın.

My father scolded me for not being punctual.

Babam dakik olmadığım için beni azarladı.

She doesn't like people who are not punctual.

O, dakik olmayan insanlardan hoşlanmıyor.

Compared with her sister, she isn't very punctual.

Kız kardeşi ile karşılaştırıldığında o çok dakik değil.

It is important that you should be punctual.

Dakik olman gerektiği çok önemlidir.

We can depend on Tom to be punctual.

Tom'un dakik olmasına güvenebiliriz.

She was advised by him to be punctual.

Onun dakik olması onun tarafından tavsiye edildi.

From now on, I promise to be punctual.

Şu andan itibaren dakik olmaya söz veriyorum.

It's rare to find employees who are punctual.

Dakik olan çalışanları bulmak nadirdir.

Mary said she thought Tom would be punctual.

Mary, Tom'un dakik olacağını düşündüğünü söyledi.

He laid stress on the importance of being punctual.

Dakik olmanın önemine vurgu yaptı.

Don't let it be said I am not punctual.

Benim dakik olduğumun söylenmesine izin vermeyin.

She is not as punctual as her little sister.

O, küçük kız kardeşi kadar dakik değil.

Tom and Mary are both usually punctual, aren't they?

Tom ve Mary genellikle dakiktir, değil mi?

He is smart, and what is more, honest and punctual.

O akıllı, daha da fazlası dürüst ve dakik.

As usual, Mike turned up on time. He's very punctual.

Mike her zamanki gibi vaktinde geldi. O çok dakik.

Can't you ever be punctual? I have been waiting here for one hour.

Hiç dakik olamaz mısın? Bir saattir burada bekliyorum.

- I told Tom not to be late.
- I told Tom to be punctual.

Tom'a dakik olmasını söyledim.

- You cannot calculate on his punctuality.
- You can't depend on him to be punctual.

Dakik olmak için ona bağımlı olamazsın.