Examples of using "Starve" in a sentence and their turkish translations:
Onlar açlıktan ölecekler.
Açlıktan öleceğiz.
Tom açlıktan ölecek.
Tom açlıktan ölmeyecek.
Açlıktan ölmeyeceğim.
Biz açlıktan öleceğiz!
Açlıktan öleceğim!
Tom açlıktan ölmeyecek.
- Hiçbir çocuk açlık çekmemeli.
- Hiçbir çocuk açlıktan ölmemeli.
Bugün tıka basa ye ve yarın acından öl.
Tom açlıktan ölmek istemiyordu.
O açlıktan ölmeyecek.
Umarım açlıktan ölmezsin.
Açlıktan ölmek zorunda değiliz.
Onların açlıktan ölmelerine izin veremem.
Çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
Tom çlıktan ölmeyecek.
Çalmaya başlamaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederdim.
Çalmaktansa açlıktan ölmeyi yeğlerim.
Zengin ülkelerde, çok az sayıda insan açlıktan ölüyor.
Onların açlıktan ölmesini istemiyorum.
Umarım hapiste açlıktan geberirsin.
Umarım açlıktan ölmem.
İnşallah açlıktan ölmezsin.
İnsanlar açlık çekebilir ve hükümetler düşebilir.
Açlıktan ölmeyeceğiz.
İnşallah açlıktan ölmeyiz.
Tom açlıktan ölmeyecek.
Biz sakin duramayız ve insanların açlıktan ölmesini izleyemeyiz.
Onun emrinde çalışmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
Her yıl milyonlarca insan açlıktan ölüyor.
Açlıktan ölmemi istemedin, değil mi?
- Çalmaktansa açlıktan ölürüm.
- Hırsızlık yapacağıma açlıktan ölürüm.
- Çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
Bir Amerikan hükümeti, Amerikalıların açlıktan ölmelerine izin veremez.
Tom açlıktan ölecek.
Peki nasıl biz yiyebilirken, çiftçiler aç kalmıyor?
Böyle bir şey yapacağıma açlıktan ölsem daha iyi.
Kısa sürede yiyecek bir şey almazsak, hepimiz açlıktan öleceğiz.
Dünyada her yıl kaç kişinin açlıktan öldüğünü biliyor musun?
Dünya deniz suyu ile çevrilidir ama yağmur başarısız olursa insanlar açlıktan ölecek.
İstediğimiz her şey ile tıka basa dolu olan bir depoda açlıktan ölen ilk milletiz.