Examples of using "Teenager" in a sentence and their turkish translations:
Tom bir delikanlı.
Ben bir genç değilim.
Emily bir ergendir.
Milletvekilleri genci tutukladı.
O genç, duyarlı bir ergen.
O genç, duyarlı bir delikanlı.
Sen henüz bir delikanlı değilsin.
Tom hâlâ genç.
Tom artık bir delikanlı değil.
Siz o zaman bir ergendiniz.
O sadece başka bir suratsız genç.
Tom normal bir ergendir.
Tom tipik bir ergen.
Leyla saf bir gençti.
Bir gence benziyorsun.
Tom sıska bir genç.
Tom saf bir genç.
Tom sadece bir genç.
Tom zaten bir genç.
Tom tipik bir gençti.
Tom sadece bir ergen.
Tom'un bir delikanlı olduğunu düşündüm.
Henüz genç değilsin, değil mi?
Oğlum sadece bir delikanlı.
Oğlum asi bir genç.
Tom yakışıklı bir genç oldu.
Leyla şehvetli bir gence dönüştü.
Sen 34 yaşındasın ve o bir genç.
Tom genç, değil mi?
Henüz bir gençken hobiniz neydi?
Tom hâlâ bir ergen, değil mi?
Bir ergen bazen bir bebek gibi davranır.
O bir genç olarak anoreksiyadan muzdaripti.
Sonsuza dek bir genç olmak istiyorum.
Tekrar bir ergen gibi hissediyorum.
Tom normal bir ergen gibi görünüyor.
Tom normal bir ergen gibi görünüyordu.
Bir ergeni anlamaya hiç çalıştınız mı?
Bu, bir gencin söyleyeceği bir şey gibi gözüküyor.
Delikanlı yeni arabasını gösteriyor.
Tom gençken fazla kiloluydu.
Dan bir delikanlı iken Linda'yla çıkardı.
Onun annesi gençken öldü.
Polis memuru genci hırsızlık için tutukladı.
kim olduğunu veya niçin güreştiğini
Mary bir gençken çok güzeldi.
Kanadalı bir genç bir kayıp Maya kentini keşfetti.
Tom, ergenlik çağındayken şiir yazmayı seviyordu.
Tom ergenken çok tembeldi.
Tom ergenken bir zorbaydı.
Ergen olduğumdan beri hiç böyle bir şey hissetmedim.
Tom bir ergen gibi görünüyor ama aslında otuzun üzerinde.
Mary, gençken çocuk bakıcısı olarak çalışmış.
Tom Jackson hâlâ bir genç iken meşhur oldu.
Tom bir delikanlı iken gazeteler dağıtarak para kazandı.
Tom sadece bir genç.
Ben bir gençken her yere yürürdüm.
parayı alıp altına yatırmıştım.
Jolanta, Bronisław'ın üniversitesinden gelen, çok güzel bir genç kızdır.
Tom'la ilk tanıştığımızda o sadece bir gençti.
Tom'la ilk tanıştığımızda o hâlâ bir gençti.
bir genç gibi davranıyor. Çılgınca, fantastik bir hayat sürüyor
Tom bir delikanlı iken çok iyi bir kayakçıydı.
Tom bir gençken bir sürü fotoğraf çekti.
Ben bir genç olarak bu parkta takılırdım.
Orta yaşta bir genç her gün ne kadar televizyon izler?
Gençken kolunu kırdın, değil mi?
Sen bir gençken bunu ne sıklıkla yaptın?
Eğer bir tişört giyersen bir genç gözüyle bakılırsın.
Tom gençliğinden beri o restoranda yemek yiyor.
Şüphelinin Dan Anderson adında bir genç ergen olduğu ortaya çıkarıldı.
Gençken gözlük taktım ama artık takmıyorum.
Genç polisten kaçarken arabayı bir ağaca çarptı.
Tom bir ergenken yazdığı şiirleri bana gösterdi.
Tom hâlâ bir genç iken olduğu aynı ağırlıkta.
Gençken ne tür müzik dinledin?
Tom'ları o daha delikanlıyken ziyaret ettiğimiz zamanı hatırlıyor musun?
Gençken, büyük ebeveynlerimi yaklaşık ayda bir kez ziyaret ederdim.
Tekerlekli sandalyedeki yaşlı adam bana annemi gençken tanıdığını söyledi.
Tom bir genç iken, o sık sık ön sundurmada otururdu ve akşam yemeğinden sonra akşamleyin şarkı yazardı.
Ben bir gençken, ebeveynlerim erkek çocuklarla dışarı çıkmama asla izin vermezlerdi bu yüzden her zaman üzgündüm.
Ben gençken kafamda bir sürü saçım vardı ve göğsümde hiç. Şimdi tam tersi.