Examples of using "Unite" in a sentence and their turkish translations:
Fitneciler birleşin!
Onlar birleşmeliler.
- Dünyanın bütün işçileri, birleşin!
- Dünyanın işçileri, birleşin!
Dünyanın bütün işçileri, birleşin!
Dünyanın bütün cümleleri, birleşin!
Bütün ülkelerin emekçileri, birleşiniz!
İki şirket birleşmeyi planlıyor.
Ayrıca ülkeyi birleştirmeye yardım ettiler.
Tom bölmek değil birleştirmek istedi.
Herkes AIDS'e karşı savaşmak için birleşmelidir.
Karl Marx "Dünyanın bütün işçileri, birleşin!" dedi.
Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.
Kardeşler olarak biz birleştiğimizde, halkın düşmanını yeneceğiz.
Çabalarımızı birleştirirsek bunu bitirebileceğiz.
Katolik liderler hepimizin kilisede birleşmesini tavsiye ediyor.
Fikirler insanları birleştirir ya da böler.
Seyahat için zamanı ya da parası olmayanları ortadan kaldırmak için birleşelim.
Başkan, halkı yoksulluk ve hastalıklarla mücadelede birleşmeye çağırdı.
Vlad yeni başkentinden tüm Eflak'ı birleştirip tek bir krallık altında yönetme fantezisi kurmaya başlar
On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
Trakya ve Anadolu'daki ulusal örgütleri birleştirmeye ve ulusun sesini bütün gürlüğüyle dünyaya duyuracak güvenilir bir yer olan Sivas'ta birleşik ve güçlü bir kurul toplamaya karar verilmiştir.