Translation of "Unknown" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Unknown" in a sentence and their turkish translations:

Or was still unknown

veya bulunup bulunmadığı bilinmiyordu daha

The reason is unknown

sebebi ise bilinmiyor

Everything unknown is doubted.

Bilinmeyen her şey şüphedir.

Their whereabouts are unknown.

- Onların nerede olduğu bilinmiyor.
- Onların bulunduğu yer bilinmiyor.

Its origin remains unknown.

Onun kökeni bilinmemektedir.

Its origin is unknown.

Kaynağı bilinmiyor.

Her name was unknown.

Onun adı bilinmiyordu.

Tom's condition is unknown.

Tom'un durumu bilinmiyor.

The motive is unknown.

Sebep bilinmiyor.

Tom's fate is unknown.

Tom'un kaderi bilinmiyor.

- This word's origin is unknown.
- The origin of this word is unknown.

Bu kelimenin kökeni bilinmiyor.

Ants have another unknown feature

karıncaların bilinmeyen bir özelliği daha var

Fear comes from the unknown.

Korku bilinmeyenden gelmektedir.

Tom is an unknown artist.

Tom, bilinmeyen bir sanatçıdır.

The exact cause is unknown.

Kesin neden bilinmiyor.

Tom's present whereabouts are unknown.

Tom'un şu anda nerede olduğu bilinmiyor.

Tom's current whereabouts are unknown.

Tom'un şu an nerede olduğu bilinmiyor.

Tom's real name is unknown.

Tom'un gerçek adı bilinmiyor.

We have objects of unknown function,

bilinmeyen işlevi olan objeler var,

This is unknown country to me.

Bu benim için bilinmeyen bir ülkedir.

The meaning is unknown to me.

Ne anlama geldiğini bilmiyorum.

Begging from unknown entities isn't wise.

Bilinmeyen varlıklara yalvarmak akıllıca değil.

This is neither new nor unknown.

Bu ne yeni ne de bilinmeyen.

Smallpox was unknown to Native Americans.

Çiçek Kızılderililer tarafından bilinmiyordu.

"Known" is the opposite of "unknown".

"Bilinen" "bilinmeyen"in karşıtıdır.

The cause of death is unknown.

Ölüm nedeni bilinmiyor.

The killer's identity is still unknown.

Katilin kimliği hala bilinmiyor.

Often a person fears everything unknown.

Bir kişi genellikle bilinmeyen her şeyden korkar.

The reason she killed herself is unknown.

Onun kendisini öldürmesinin nedeni bilinmiyor.

The cause of the accident is unknown.

Kazanın nedeni bilinmiyor.

The cause of the fire is unknown.

Yangının nedeni bilinmiyor.

The builder of those houses is unknown.

Bu binaların müteahhiti bilinmiyor.

The origin of the fire is unknown.

Ateşin kökeni bilinmemektedir.

The genome of this virus is unknown.

Bu virüsün genomu bilinmiyor.

The number of casualties is still unknown.

- Yaralıların sayısı hâlâ bilinmemektedir.
- Yaralıların sayısı hala bilinmiyor.

The source of the fire is unknown.

Yangının kaynağı bilinmiyor.

Dan was killed by an unknown intruder.

Dan bilinmeyen bir saldırgan tarafından öldürüldü.

The cause of the fire was unknown.

Yangının nedeni bilinmiyordu.

Or is it the fear of the unknown?

Yoksa bilinmeyenden korku mu?

This time it is unknown where he is

Bu sefer nerede olduğu bilinmiyor üstelik

The known must be separated from the unknown.

Bilinenler bilinmeyenlerden ayrılmalı.

The whereabouts of the suspect is still unknown.

- Şüphelinin nerede olduğu hâlâ bilinmiyor.
- Şüphelinin bulunduğu yer hala bilinmiyor.

The exact date of Jesus' birth is unknown.

İsa'nın doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir.

The cause of the fire is yet unknown.

Yangının nedeni henüz bilinmiyor.

We are being attacked by an unknown enemy.

Bilinmeyen bir düşman tarafından saldırıya uğruyoruz.

Courage is a love affair with the unknown.

Cesaret, bilinmeyenle yaşanan aşktır.

Which is such an unexpected and unknown world before.

dünyadan bazı örnekler göreceğiz.

And without courage, we'll never step into the unknown.

Cesaret olmazsa da bilinmeyene asla adım atamayız.

We are all on a journey into the unknown,

Hepimiz bilinmeyene giden yoldayız,

A known mistake is better than an unknown truth.

Bilinen bir hata bilinmeyen bir gerçekten daha iyidir.

At present, the cause of the disease is unknown.

Şu an için, hastalığın sebebi bilinmiyor.

She went at the invitation of an unknown man.

Kim olduğu bilinmeyen bir adamın daveti üzerine gitti.

An unknown intruder shot Fadil in his Cairo home.

Bilinmeyen bir hırsız, Fadıl'ı Kahire'deki evinde vurdu.

Whether this property is a tax of Allah is unknown,

bu özellik Allah vergisi midir bilinmez ama

The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford.

Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.

One of my children was born with some unknown disease.

Çocuklarımdan biri bilinmeyen bir hastalıkla doğdu.

He's a star in Germany, but completely unknown in America.

O, Almanya'da yıldızdır ama Amerika'da tamamen bilinmez.

For all his genius, he is as unknown as ever.

Bütün dehasına rağmen, o her zaman olduğu kadar bilinmiyor.

I regret to say that this is unknown to me.

Bunun benim için bilinmediğini söylemekten üzüntü duyuyorum

- The word's origin is unknown.
- The word's origin is unclear.

Sözcüğün kaynağı belirsizdir.

Tom was attacked by an unknown man in the subway.

Tom metroda bilinmeyen bir adam tarafından saldırıya uğradı.

The symbol "X" usually stands for an unknown quantity in mathematics.

"X" sembolü genellikle matematikte bilinmeyen sayıyı temsil etmektedir.

Dan was seen talking to an unknown man near the restaurant.

Dan restoran yakınında bilinmeyen bir adamla konuşurken görüldü.

Dan saw Linda talking to an unknown man outside her home.

Dan Linda'yı evinin dışında bilinmeyen bir adamla konuştuğunu gördü.

An unknown number of victims may be trapped beneath the rubble.

Kurbanların bilinmeyen sayısı moloz altında kalmış olabilir.

The only thing that remains unknown to man is man himself.

- İnsanın bilmediği tek şey insanın kendisidir.
- İnsan için bilinmeyen tek şey insanın kendisidir.

A change of opinions is almost unknown in an elderly military man.

Yaşlı bir askeri adamda bir görüş değişikliği neredeyse bilinmiyor.

- The meaning is unknown to me.
- I don't know what it means.

Ne anlama geldiğini bilmiyorum.

Many great thinkers who were unknown while alive became famous after death.

Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.

- The word's origin is unknown.
- The origin of the word is unclear.

Kelimenin kaynağı belirsizdir.

Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.

- Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu.
- Sophie bilinmeyen göndericiden bir mektup daha almayı dört gözle bekliyordu.

Lonesome George, the last remaining tortoise of his kind, died of unknown causes.

Lonesome George, türünün kalan son kaplumbağası, bilinmeyen nedenlerden öldü.

For some unknown reason, he got up on the table and started singing.

Bilinmeyen bir nedenle, masadan kalktı ve şarkı söylemeye başladı.

It is estimated that a great number of his inventions remain unknown to date.

Onun buluşlarının büyük bir kısmı tarihe bilinmeyen olarak kalacağı tahmin edilmektedir.

Although most islands in the ocean have been mapped, the ocean floor is generally unknown.

Okyanusta çoğu ada haritalanmış olmasına rağmen, okyanus tabanı genellikle bilinmemektedir.

Dan killed his wife and made it appear as the work of an unknown assailant.

Dan karısını öldürdü ve bunu bilinmeyen bir saldırganın işi olarak gösterdi.

Prevention of stillbirth is very difficult, as many causes of stillbirth remain either unknown or untreatable.

Ölü doğumun birçok nedenleri bilinmeyen ya da tedavi edilemez olarak kalırken, ölü doğumun önlenmesi çok zordur.

For the first time in my life, I found myself all alone in an unknown city.

Hayatımda ilk kez kendimi, bilmediğim bir şehirde yapayalnız halde buldum.

Tom and Mary were looking for the unknown sentence and were wondering who was its author.

Tom ve Mary bilinmeyen cümleyi arıyorlardı ve onun yazarının kim olduğunu merak ediyorlardı.

The Latin language is not entirely unknown to me, but I altogether lack the ability to speak it.

Latince tamamen bilmediğim bir dil değil ama bu dili konuşma yeteneğinden tamamen yoksunum.

When I opened my eyes again, all of a sudden an unknown lady was standing right in front of me.

Gözlerimi tekrar açtığımda, aniden karşımda yabancı bir bayan buldum.

- The cause of the fire is not known.
- The origin of the fire is unknown.
- The cause of the fire isn't known.

Yangının nedeni bilinmemektedir.

- The word's origin is unknown.
- The word's origin is unclear.
- The origin of the word is unclear.
- The word's provenance is unclear.
- The word is of unclear provenance.

- Kelimenin kaynağı bilinmiyor.
- Kelimenin orijini bilinmiyor.
- Kelimenin kökeni bilinmiyor.