Examples of using "« À" in a sentence and their turkish translations:
Yakında görüşürüz!
Güçlükle nefes alabiliyorum.
Tom'a tekrar sor.
Yakında görüşürüz!
Yarın okulda görüşürüz.
Onu al, ya da bırak.
O günlerde okula yayan giderdim.
Okula vaktinde gitmek senin sorumluluğun.
Üniversiteye gitmeyi düşünüyor musun?
Temiz tut.
Sağa dön.
İki blok gidin ve sola dönün.
Hastanedeki bir arkadaşımı ziyaret ediyorum.
zar zor nefes alabiliyordum.
Görüşürüz.
Tom Mary ile konuşmaya devam etti.
Okula zamanında vardım.
- Okula genellikle yürüyerek giderim.
- Ben genellikle okula yürürüm.
Kız arkadaşıma nasıl sürüleceğini öğrettim.
Karıma nasıl araba süreceğini öğrettim.
Onu cevaplamak zorunda değilsin.
- Tom, Mary'ye okumayı öğretti.
- Tom Mary'ye okumayı öğretti.
Saat kaçta okula gidersin?
Harvard'a başvurmayı hâlâ düşünüyor musun?
Köpeğime doğrularak oturmayı ve arka ayaklarının üstünde durmayı öğrettim.
Onlar şimdi ya Kyoto'da ya da Osaka'dalar.
Çok yaşa!
Bunu yapmaya alışmaya başlıyorum.
Biz istasyona zamanında vardık.
Hazır, yerinde, görüşürüz!
kendi değerimiz üzerine düşünmeyi
bir erkekle, bir kadınla,
Konum al! Hazır! Görüşürüz!
ve Valensiya'ya geri çekilmeye zorladı ...
bilim yarışmaları hazırlamaya,
O zaman Nagoya'da yaşıyorlardı.
Okula git.
Ben öğle yemeği getireceğim.
- Tom okula yaya gider.
- Tom okula yayan gider.
Kitapçıya kadar yürüyelim.
O, sınavda başarısız olmayı bekliyordu.
- Yardım et!
- Yardım edin!
Mayuko okula bisikletle gider.
- O, okula yaya gider.
- O, okula yürüyerek gider.
Okula yaya gider misin?
Bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı.
O her şeyde bir hata bulur.
Araba sürmeyi öğrenmeme yardım et.
Onu güçlükle görüyorum.
Gir.
Hizmetinizde.
Yazmaya başlayın.
Koşmaya başlayın.
Aramaya devam edin.
Koşmaya devam edin.
Kavga etmeye devam edin.
Okula yaya giderim.
Çok yaşa!
Sonbaharda Paris'e gidiyorum.
Bakmaya devam edin.
Ben karanlığa alışmaya başlıyorum.
Zamanında gelin.
İster al ister alma.
Sola dön.
Bir öğle yemeği getir.
Tom'a cevap ver.
Tom'a yaz.
Buna inanmakta zorlanıyorum.
Beklenilmemeyi beklemeyi öğrendim.
Ben okulda okumayı öğrendim.
Okulda yazmayı öğrendim.
Nefes almaya devam et.
"Ne hakkında düşünüyorsun?" "Hiçbir şey."
Onlara tebrikler.
Yürüyerek on beş dakika.
Onu düşünün.
- Çalmaya devam et.
- Çalmaya devam edin.
- Oynamaya devam et.
- Oynamaya devam edin.
Onun mektubuna cevap vermeyi unutma.
- Yurtdışına ne kadar sıklıkla gidersiniz?
- Ne sıklıkta yurt dışına gidersin?
Annem yurt dışına gitmem için izin verdi.
O, üniversiteye gitmek için kararını verdi.
Masaya oturun.
Senin hakkında endişelenmeye başlıyordum.
aynı zamanda arzulara -- evet, arzulara -- hayallere ve tutkulara da cevap verir.
O, havaalanına vardıktan sonra karısı ile bir telefon görüşmesi yaptı.
Benim için sürpriz oldu, o, soruyu cevaplayamadı.
Birine sor.
Grup akşam sekizde çalmaya başlar.
Ben sağa döndüm.
Sorularına cevap vermek zorunda değilim.
Arkadaşlarınızla konuşun.
- Sayende zamanında geldim.
- Sayenizde, zamanında geldik.
Tom'a at.
Sana ve ailene mutlu Noeller.
- Bu soruya cevap vermenize gerek yok.
- Bu soruya cevap vermek zorunda değilsiniz.
- Bu soruyu cevaplamak zorunda değilsin.
Saat onda evde miydin?
Köpeğini ne ile beslersin?